Fotoğraf ilk ortaya çıktığından bu yana teknolojinin hızlı gelişmesine ayak uydurarak emekleme devresini çok hızlı aşmış ve günümüzün dijital dünyasında hak ettiği konuma yerleşmiştir. Artık sanatın, bilimin ve gündelik yaşantının vazgeçilmez bir unsuru olan fotoğraf herkesin ulaşabileceği bir konumdadır. Bilim dünyasında özellikle belgelemek ve karşılaştırma konularında fotoğrafın önemi yadsınamaz. Dijital olanakların hızı bu önemi daha da belirginleştirmiştir.
Fotoğrafı tıbbın içine girerken önceleri oldukça zorlanmıştır. İlk fotoğraf makinelerinin oldukça büyük olmaları ve uzun banyo işlemleri bu konuda ki en önemli etkendi. Sonraları makinelerin küçülmesi, film sistemlerindeki gelişmeler fotoğrafın tıp içerisindeki yerini sağlamlaştırmıştır. Günümüzde medikal fotoğraf tamamen dijital ortama girmiş, çekim öncesi ve sonrası uygulama prosedürleri çok kolaylaşmış ve hızlanmıştır.
Medikal fotoğrafta öncelikli olarak olguyu belgelendirerek kayıt altına almak hedeflenir. Bu cümleyi biraz açmamız gerekirse, fotoğraf tıpta,
· Tıbbi veya cerrahi tedaviyi planlamak,
· Tedavi öncesini kayıt altına almak,
· Tedavinin takibi ve değerlendirilmesi,
· Hastayı bilgilendirmek,
· Bilgi ve tecrübelerin öğrenci, asistan eğitimi ile bilimsel toplantılarda paylaşılması,
amaçlarıyla kullanılmaktadır.
Dental fotoğraf, medikal fotoğraf genellemesi içinde kapsam açısından en önemli yeri almaktadır. Bilimsel araştırma sürecinde elde edilen fotoğraflar tanımları desteklerken, aynı zamanda detayların gözden kaçmasını engeller. Yapılan çalışmaların detaylı, kolay anlaşılır ve sürekli olması için diş hekiminin, görsel kayıtlara ve görsel kayıtların arşivlerine ihtiyacı vardır. Günümüzde gittikçe yaygınlaşan telemedicine sayesinde fotoğraf ve radyografiler çok hızlı paylaşılabilmektedir. Bu anlamda da fotoğrafik belgelemelerin önemi ortaya çıkmaktadır.
Bir dental fotoğraf hastanın sadece o güne ait durumu hakkında bir fikir verirken, tedavi öncesi ve sonrası alınan serial fotoğraflar olgunun bütün hikâyesini gözler önüne serer.
Klinik ortamlarında çekilen fotoğrafların çoğunda rastlanan pozlama hataları, renk uyumsuzlukları, netsizlik, detay kayıpları gibi ciddi hatalar ortaya çıkmaktadır. Dijital fotoğraf makinelerin öncesinde de, günümüzde de bu durum söz konusudur.
Dental fotoğraflar, genellikle diş hekimlerin kendi çabalarıyla fakülte klinikleri, hastanelerde, kliniklerde ve muayenehanelerde çekilmektedir. Temel fotoğraf eğitimi almadan, fotoğraf tekniğini iyice kavramadan veya doğru fotoğrafik donanım kullanılmadan yapılan fotoğraf çekimlerinden, genellikle ideal sonuçlar elde edilememektedir. Uygulanan tedavi seyrinin izlenmesine olanak sağlayacak ve periyodik tekrarı gerektirecek çekimler için doğru donanımın seçilmesi gereklidir. Diş hekiminin, çektiği dental görüntünün, büyütme katsayısı, çekim günü ve zamanı, çekimde kullandığı ekipmanın özellikleri gibi ayrıntıların kontrolünün yanı sıra teknik beceri ve estetik kavramlara hâkim olması gerekir. Hal böyle olunca diş hekiminin aynı zamanda iyi bir fotoğrafçı olması veya iyi bir fotoğrafçı ile birlikte çalışmasının gerekliliği söz konusu olur.
Dental fotoğraf konusunda standart bir eğitim almamış diş hekimi, uzmanlık eğitimi sürecinde kendisinden kıdemlilerden veya hocalarından gördüğü kadarıyla yetinmek durumunda kalmaktadır. Eğer fotoğrafı öğrendikleri kişiler, fotoğraf konusunda deneyimli ve bilgiliyseler bir şeyler öğrenmeleri mümkün olmaktadır. Gösterecekleri özen de yine bu bilgileri aldıkları kişilerin gösterdikleri özen kadar olacaktır. Bununla beraber, akademik kaygısı olanlar, yayınlanmak üzere yolladıkları yazıların hatalı fotoğraflar nedeniyle geri dönmemesi için fotoğraf çekimine özen göstermeyi öğrenmektedirler. Dental fotoğrafı çeken kişi eğer diş hekimi değilse, öncelikle üzerinde çalışacağı konuyla ilgili olarak bilgi sahibi olmalıdır. Aksi taktirde amaca uygun fotoğrafları çekebilmek için gerekli ekipmanı seçemeyeceği gibi dental fotoğrafın önceliklerini görüntülere yerleştiremeyecektir.
Uluslararası ve ulusal bilimsel yayınlara gönderilen makalelerde, yayıncıların ve editörlerinin kriterleri gereği, gönderilen dental fotoğrafların belirli seviyede bir kaliteyi tutturması gerekmektedir. Bu sayede biraz zorlamayla da olsa tıbbi amaçlı fotoğraf çekimlerine özen gösterilmektedir ancak tıbbi fotoğraf çekimlerini yapan kişilerin, standart eğitimlerinin olmaması yayıncılarla sorun yaşamasına neden olabilmektedir.
Uzun yıllar boyunca medikal fotoğraf konusunda temel standartlar oluşturulmaya çalışılarak hatasız fotoğraflara ulaşılmak istenmiştir. Aynı olgularda, aynı çekim açıları, ışık şartları ve aynı büyütmeler kullanılınca karşılaştırılabilir değerlendirmeler kolaylaşmıştır.
İlk olarak 1950li yıllarda Nikkor 55mm lik objektif üzerinde medikal fotoğraflarda kullanılmak üzere büyütmeler 1:2, 1:5, 1:8, 1:10 olarak sabitlenmiştir. 1960 yılların sonunda 35mm film formatı medikal fotoğraflar için standart olarak kabul edilmiştir. 1960lı yıllarda London School of Medical Photography de Peter Hansellin liderliğinde Westminster Scales ortaya konmuştur.
Westminster skalasında amaç medikal fotoğraflarda varyasyonları ortadan kaldırarak standardisazyonu sağlamaktır. Hemen öne çıkan soru hangi değişkenler standardize edilebilir? Bu sorunun cevabı:
· Objektifin odak uzaklığı
· Büyütme katsayısı
· Fotoğraf makinesinin konuya uzaklığı
· Konunun büyüklüğü
· Film formatı,
şeklinde ortaya konmuştur. 1990 ların sonlarında dijital SLR ortaya çıkması ve medikal fotoğrafta kullanılması, 35mm formatından küçük sensörler sorunun yaşanmasına sebep oldu. Bu sorun hesaplamalar yardımıyla aşılmaya çalışılırken, günümüzde full-frame sensörlü makinelerin kullanılmaya başlanması ile crop factor hesaplamalarına gerek kalmamıştır.
Bu yazıda ağırlıklı olarak dental fotoğraf çekimi sırasında hastanın pozisyonları ve fotoğraf makinesi açıları ve konumlandırılmaları ön plana alındı. Yine dental fotoğraf standartları arasında yer alan fotoğraf makinesi ayarları, fotoğrafların baskıya hazırlanması ve arşivlenmesi yazıya alınmadı.
Standardizasyon çekim öncesi hazırlıklar aşamasında başlar. Bu aşamada hasta, fotoğraf çekimi için fiziksel olarak hazırlanır. Saçlar yüzden uzaklaştırılarak kulakların arkasında toplanır. Saçlı bölge sınırı görünür hale getirilir. Takılar, gözlükler ve işitme cihazları çıkartılıp, makyaj varsa temizlenmelidir.
İntraoral fotoğraf çekim öncesinde dişler üzeride bulunabilecek tükürük, ruj lekeleri ve gıda artıkları ortamdan uzaklaştırılmalıdır. Özellikle fotoğraflanmayacaksa diş taşları, plaklar ve artikülâsyon kâğıdı izleri mutlaka temizlenmelidir.
Hastanın pozisyonu fotoğraf kompozisyonu ve görüntülerin standardizasyonu için gereklidir.
Yüz fotoğrafı için hasta fotöye veya yüksekliği ayarlanabilen bir tabureye oturmalıdır. Yüzün fotoğraf karesinde doğru konumunu sağlayabilmek için ortalanması şarttır. Yüz fotoğraflanırken fotoğraf makinesinin optik ekseni Frankford düzlemine paralel, sensör düzlemi dik olmalıdır. Objektif göz ile aynı hizada olup hastanın yüzü ile dik açıdadır.
PORTRE VE PROFİL FOTOĞRAFLARI
Yüz veya baş-boyun fotoğraflarında sürekli olarak aynı pozisyonun kullanılması gerekir. "Frankfort düzlemi" bu konuda en önemli yardımcıdır. Bütün frontal ve profil (lateral) fotoğraflarında kullanılan Frankfort düzlemi tragus'un tepesini infraorbital kenara birleştiren bir hat olarak tanımlanır. Hasta fotoğraf için hazırlanırken bu düzlemin yere paralel olmasına dikkat edilir. İnterpupiller çizgi önemli bir anatomik referanstır. Horizontal düzleme paralelliği sağlandığında başın dik pozisyonunu sabitlemek için yardımcı olur.
Yüzün, profilden fotoğrafı çekilirken başın tepesi ve boyunda herhangi bir lezyon mevcutsa klavikulanın sternal ucu görüntüye girmelidir. Saçlar boyunun bütün sınırlarını ve kulağın tamamını açıkta bırakacak şekilde arkada toplanmalıdır. Burun ucu ile fotoğrafın kenarı arasında bir boşluk bırakılmalı ancak oksiput çok belirgin ise başın tamamı fotoğrafta görülmelidir. Profil çekimlerinde bazen ters taraftaki kaşın medial ucu görülebilecek şekilde hastaya pozisyon verilebilir. Bu çekim pozisyonu bazı tıbbi fotoğrafçılar tarafından tercih edilmekte ve direkt profil fotoğraflarından belirgin farklılıklar gösterebilmektedir. Her iki tipteki profil çekimi kabul görmektedir ancak fotoğrafçının bu açılardan bir tanesine karar verip onu sürekli kullanması gerekir.
Vakalara ait görüntülerde dört başlık öne çıkar.
· Vakanın konusu: Framing content (Full Face, Full Smile, vb.)
· Ekarte edilmiş ve ekarte edilmemiş ayna görüntüleri
· Görüntüdeki büyütmeler (1:10, 1:2, 1:1)
· Görüntüleme açıları: Frontal, lateral, oblik ve okluzal görüntüler.
Fotoğrafın vertikal orta hattı lateral incisor dedir.
Horizontal orta hat, üst dişlerin incisal düzlemden geçmeli ve vertikal orta hatta dik olmalıdır.
Fotoğrafta mümkün olduğunca çok dişin görünmesi önemlidir. Minimum mesafe 2.moların mesialidir. Dil, dişlerin üzerine gelerek görüntüyü engellememelidir.
Maksiler Anterior görüntü, Sağ ve sol oblik görüntü 1:1 büyütme, Ekarte edilmiş
Fotoğrafın vertikal orta hattı lateral incisordedir. (Resim:3) Horizontal orta hat incisorlerin tam ortasından geçer. Ekartörler ve alt incisorler fotoğrafta görünmemelidir. Fotoğraf mutlaka dik açıyla çekilmelidir. Opsiyonel olarak kontrast plaka kullanılabilir.
1:1 büyütmede 4 veya 6 diş görünür.