Giriş
Şarlatanlık, vicdan ve bilimin emirleri dışında da olsa kısa zamanda ün ve varlığa ulaşmak için her aracı uygun bularak hekimlik pratiği yapmak, yani fazla kazanç hırsından dolayı meslek yolu ile hastaları aldatmaktır. Webster’de ise şarlatandan: “..... hekimlik ehliyeti olduğunu yalan yere iddia eden kendini beğenmişin biri... Kendini öven iddiaları asılsız biri ....” diye söz edilmektedir (1, 2). Dün olduğu kadar bugün de hekimlikte ve diş hekimliğinde şarlatanlık görülmektedir. Ancak uygulama alanları ve bu konuyu insanların anlama şekilleri biraz daha farklı olmaktadır. Bazı çevrelerce adeta hekimlik ticari bir meslek olarak görülmekte ve bu durum hekimlere ve diş hekimlerine de yansımaktadır. Ancak şarlatanlıktan uzak, ilimde ileri gitmiş iyi bir hekim ve diş hekimi olmak için ticari anlayışı hekimliğe yansıtmamak gerekir.
Şarlatanlığın Tıp Etiğindeki Yeri
Bugün neyin şarlatanlık olduğu, neyin olmadığı konusu tabip odalarınca tartışma konusu olmaktadır. Çünkü reklam dünyasının insanlara çok cazip olanaklar sunduğu bu dönemde bazı reklam çeşitleri tabip odalarınca haklı ve yasal olarak görülmektedir. Örneğin bugün yasaların kabul etmediği bazı metotlar, tabip odaları tarafından bir suç gibi görülmemektedirler. Bu arada hekimlikle ilgili yasaların çok eski olması da durumu güçleştirmektedir.
1950li yıllardan kalan ve bugün Anadolu’da bazı yerlerde görülen ve hekimlikte şarlatanlığın tipik örnekleri arasında olan enjeksiyon yapımındaki aşırılık, hasta turnikesi ve simsarla çalışma eskiye göre daha azalmış şarlatanlık usulleri arasındadır.
Bazı şarlatanlık usullerini aşağıda sıralayabiliriz:
“Madde - 12. Tabip ve diş tabiplerinin:
a) Hastalara, herhangi bir suretle olursa olsun, haksız bir menfaat temini istihdaf eden fiil ve hareketlerde bulunmaları;
b) Birbirlerine, muayene ve tedavi için hasta göndermeleri mukabilinde ücret alıp vermeleri;
c) Kendilerine hasta temini maksadıyla, eczacı, yardımcı tıbbi personel ve diğer herhangi bir şahsa tavassut ücreti ödemeleri;
d) Şahsi bir menfaat düşüncesi veya gayrimeşru bir gaye ile ilaç, tıbbi alet veya vasıtalar tavsiye etmeleri yahut sağlık müesseselerine hasta sevk etmeleri veya yatırmaları;
e) Muayene ve tedavi ücretinin tespiti ve bunun ödenmesi hususunda, üçüncü şahısların tavassutunu kabul etmeleri caiz değildir.”
Türk Tabipler Birliği’nin 47. Genel Kurulunda kabul edilen 1998 tarihli Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’nın 14. maddesi, hekimin maddi çıkar karşılığı diğer hekimlere hasta göndermesini ve aracı kişiden yararlanmasını yasaklar.
Yasal Sınırları Aşan Hekim Rekabeti: Bazı hekimler tutunmuş bir arkadaşını atlatabilmek ve çevreden uzaklaştırabilmek için bir süre önemsiz miktarda vizite ücreti alırlar ya da muayenehanelerde ilaç satarak halkı kendilerine bağlamak isterler. Bu davranışlar da hekim rekabetine girmektedir. Fakat ilgili yasalar hekimin vizite ücretini bölge bölge belirlemiştir.
Haberleşme ile Tedavi: Bir hekimin veya diş hekiminin telefon, mektup ya da internet yolu ile hasta tedavisine kalkması ve bu durumlarda ücret istemesi yanlıştır. Özellikle bugün internet yolu ile haberleşme, günlük yaşamın vazgeçilmez unsuru olmuştur. Ancak hasta tedavisini bu yolla yapmağa çalışmak, yasalara göre suçtur ve Hipokrat And’ına da aykırıdır. Yine Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’nın 23. maddesi de hastanın bizzat muayene edilerek tedavisini kabul eder.
Hekimlerin reçete kağıtları ve kartvizitlerinde de, Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi’nin 8. ve 9. maddelerine göre, ancak ad, soyad, adres, telefon numarası, uzmanlık dalı ile muayene gün ve saatleri bulunabilir. Bu tip kağıtlar ancak gerektiği zaman ve yerde kullanılabilir. Bunun dışına çıkıldığı zaman ise şarlatanlık yapılmış olur. Ancak bugün bu sınırlar da kartvizit hazırlama tekniğinin ilerlemesi ve yasaların eski olması nedeniyle değişmektedir. Hekim tabelalarının eni, boyu, ışıklandırılması ise yasalarla belirlenmiştir ve bunun dışına çıkılması yasaktır.
Hekim ilânlarına gelince bu tip ilanlar ya gazete ile ya da el ve duvar ilanları ile olur (4). Bu ilanlarda hekim, ancak reçete kağıtlarında verebileceği bilgileri yayınlar. Şarlatan bazı hekimler ise kendilerini övdürmek için gazetelere ısmarlama teşekkür ilanları yazdırmaktadırlar ki her gün bu tip örneklere rastlamaktayız. Hekimlik Meslek Etiği Kuralları bu konuda şöyle yazar:
“Ticari Amaç ve Reklam Yasağı:
Madde - 11. Hekim, mesleğini uygularken reklam yapamaz, ticari reklamlara araç olamaz, çalışmalarına ticari bir görünüm veremez; insanları yanıltıcı, paniğe düşürücü, yanlış yönlendirici, meslektaşlar arasında haksız rekabete yol açıcı davranışlarda bulunamaz. Hekim, yayın araçlarıyla yapacağı duyurularda varsa, Tababet Uzmanlık Tüzüğü’ne göre kabul edilmiş olan uzmanlık alanını, çalışma gün ve saatlerini bildirebilir. Tabela ve benzeri tanıtım araçlarının biçim ve boyutları yerel tabip odası tarafından saptanır.”
Gene 4077 sayılı ve 1995 tarihli Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da şarlatanlık yaparak tüketici haklarını çiğneyenlerle ilgili bazı maddeler vardır. Türk Hukuku’nda tüketici, “bir mal ya da hizmeti özel amaçlarla satın alarak nihai olarak kullanan veya tüketen gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlanır. Bilindiği gibi 1982 Anayasası’nın 172. maddesinde: “Devlet tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirleri alır, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik eder” hükmü vardır. Tüketicilerin Korunması Hakkında Kanun’un 1. maddesi, tüketiciyi koruyucu düzenlemelere yer vermiştir. Yine bu kanun, tüketiciler ile satıcı ve üreticiler arasında çıkacak sorunların çözümü için Tüketici Sorunları Hakem Heyeti ve Tüketici Mahkemeleri olarak iki önemli kuruluşa yer vermiştir (5). Tüketici Mahkemeleri, tüketiciler ve satıcı ve üreticiler arasındaki her türlü uyuşmazlığa bakar. Buna göre, ayıplı bir mal veya hizmet karşısında tüketicinin satıcıya karşı talep hakları değiştirme talebi, bedelin ödenmesi, ücretsiz tamir hakkı, ödence talebi dava konusu olabilir. Burada sağlık hizmetlerinden yararlanacak herkes tüketici olmakta, üretici ve hizmet verenler ise sağlık mensupları olmaktadır. Böylece tüketici olarak kabul edeceğimiz herkes, bu kanunla sağlık alanındaki şarlatanlığın zararından korunmaktadır.
Yine 4077 sayılı ve 1995 tarihli Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasa’nın 3. maddesinde tüketici “Bir mal veya hizmeti özel amaçlarla satın alarak nihai olarak kullanan veya tüketen gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlanır. Aynı yasanın 16. maddesinde ise, ticari reklam ve ilânların yasalara ve genel ahlaka uygun ve dürüst olması gerektiği belirtilerek kamu sağlığını bozucu, hastaları, çocukları ve özürlüleri istismar edici reklam ve ilânların yapılamayacağı vurgulanır. Yine bu yasanın 17. maddesine göre kurulan reklam kurulunun da 18 üyesinden biri Türk Tabipler Birliği’ni temsil eden kişidir. Böylece hekimlerin ve bu arada özel sağlık kuruluşlarının reklam ve ilanlarında tüketiciyi rahatsız edici ve aldatıcı olmamaları ve dürüst olmaları gerekir (6).
Son yıllarda bazı özel hastane ve kliniklerin televizyon ve internet reklamlarında ve duvar ilanlarında dürüst olmayan abartılı şarlatanca cümlelere yer verdikleri görülmektedir. Bilindiği gibi sağlık kuruluşları ticari müesseseler değildir. En başta gelen görevleri hastayı tedavi etmektir. Bu durumu diş hekimliği alanında da görmekteyiz. Her gün televizyonda ve internette dil macunu ve diş fırçası reklamları görülüyor. Bunlar tıbbi malzemeler olup reklam konusu olamaz. Hatta bazen diş hekimleri bu reklamlarda görülmektedir.
Bu arada bir hekim veya diş hekimi kendi dalı ile ilgili yenilikleri tanıtmak için dergilere ve gazetelere yazılar yazabilir, fakat bu yazılarla kendini övmek ya da herhangi bir meslektaşını dedikodu konusu yapmak doğru değildir. Tıbbi Deontoloji Nizamname’sinin 8. maddesi: “Tabip ve Diş Tabibi, yapacağı yayınlarda tababet mesleğinin şerefini üstün tutmağa mecbur olup her ne suretle olursa olsun yazılarında kendi reklamını yapamaz.” diye yazar.
Yasalara aykırı reklam, ilân ve tabela hazırlanırsa, bu durum il sağlık müdürlüğü ve il tabip odalarına şikayette bulunularak bildirilir. Sağlık müdürlüklerinin kontrolleri, şikayet dilekçeleri ve başka hastane veya sağlık kuruluşlarının şikayetleri sonunda durum, Sağlık Müdürlükleri ve İl Tabip Odaları’nca değerlendirilerek savcılıkça soruşturma açılmakta ve durumun tabip odasınca da değerlendirmesi yapılmaktadır. Tabip odasının değerlendirmesi ile soruşturma açılan hekimin veya kurumun İl Tabip Odası Onur Kurulu’nca değerlendirilmesi sağlanır. Sonuçta kusurlu bir durum varsa Türk Tabipler Birliği Yasası’na göre meslekten men ve para cezaları verilir (7).
Not: Makalenin kaynakları yayıncıdan istenebilir.
Prof. Dr. Ayşegül Demirhan Erdemir
1968’de İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ni bitirerek İstanbul Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Deontoloji Anabilim Dalında asistan oldu. 1974’te Tıp Bilimleri Doktoru unvanını aldı, 1979’da doçentliğe yükseldi. 1980’de Uludağ Üni. Tıp Fakültesi Deontoloji Anabilim Dalına naklen atandı ve Anabilim Dalı Başkanı oldu. 1988’de profesörlüğe yükseldi. Şimdiye kadar 6’sı İngilizce olmak üzere 63 kitabı yayınlandı. 1980 – 2012 yılları arasında Uludağ Üniversitesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Başkanlığı yaptı.
Dr. Demirhan Erdemir, ayrıca 6 yabancı ve 6 yerli bilimsel derneğin üyesidir. Türkiye’deki Türk Tıp Tarihi Kurumunun 2005-2009 ve 2011-2013 ve Tıp Etiği, Tıp Hukuku ve Tıp Tarihi Derneği’nin 2004 deki kurucu başkanı ve 2005-2009 yılları ve 2011-2015 arasındaki başkanıdır. Ayrıca yurt dışındaki Wellcome Institute, Uluslararası Tıp Tarihi, Uluslararası İslam Tıp Tarihi, Sağlık ve Tıp Tarihi Avrupa Birliği, Uluslararası Biyoetik Derneği, Asya Biyoetik Derneği üyesidir.
Tıp Etiği, Tıp Tarihi, Tıbbi Deontoloji ve Geleneksel Halk İlaçları konusunda araştırmalarını sürdüren Prof. Dr. Erdemir, 2017 sonunda Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Başkanı olmuştur.
Bu makale, Dişhekimliği Dergisi’nin 143’üncü sayısında yayınlanmıştır. Dergiye buradan abone olabilirsiniz.