Dişhekimlerinin baş belası baş, boyun, omuz ağrıları ve dişhekiminin kötü çalışma koşullarına karşı önlemleri "Dişhekimliği ve Ergonomi" başlıklı dosyamızda okuyabilirsiniz.
Dişhekimliği ve Ergonomi Prof. Dr. Ayşegül Çakmak
Günümüzde insanın varlığını sürdürebilmesi, hangi tarzda olursa olsun üretime katılmasıyla mümkündür. Üretimin artmasıyla bireyin ekonomik gücü de artar. Günümüz teknolojisi, her alanda üretiminin artmasına büyük katkıda bulunmuştur. Ancak insan faktörü her zaman ilk sıradaki yerini korumaktadır. Bu durumda makine, kullanan insan ve bütün bunların yer aldığı ortam (çevre) önem kazanmaktadır. İşte bu üçlü arasındaki uyumluluğu ergonomi bilimi sağlar.
Ergonomi, insanların çeşitli iş ve çevre koşullarına ilişkin bedensel ve ruhsal özellikleri, eğilimlerini, yeteneklerini, sınırlılıklarını araştıran, elde ettiği veriler ile geliştirdiği ilkeleri makinelerin, makine sistemlerinin, iş ve çevre koşullarının tasarımına ve düzenlenmesine uygulayan bir bilim dalıdır.
Ergonomi, yunanca Ergon-iş + nomos-yasa kelimelerinden türemiş bir kelime olup iş yasası anlamına gelmektedir. Bu kelime (ergonomics) ilk olarak 1949 yılında bir İngiliz bilim adamı olan Murrel tarafından önerilmiştir. Sonraları başka terimler de ileri sürülmüş ancak diğer dillerle iletişiminin kolay olması nedeniyle ergonomi kabul görmüştür. 1957de Ergonomics dergisinin yayınlanmasından sonra kullanımı daha etkin hale gelmiştir. II. Dünya savaşından sonra anatomi, fizyoloji, psikoloji, iş sağlığı, makine mühendisliği, mimari gibi alanların uzmanlarını bir araya getiren Ergonomi Araştırma Konseyi de ilk olarak İngilterede kurulmuştur.
Bu bilim dalının temel amacı bir iş kolunda insan öğesinin güvenliğini, üretkenliğini arttırmak ve iş koşullarını iyileştirmektir. Üretim, ulaşılmak istenen amaç olduğuna göre bir işin üretilmesinde iki farklı kriter ortaya çıkar.
1. Çalışan insana zarar vermemek, az enerji kullanarak insan sağlığını korumak, insanın çalışmasını engelleyecek her şeyi ortadan kaldırmak.
2. En üst düzeyde verim elde etmek, çalışan insan ile makineler arasındaki uyumu sağlamak.
Bu iki kritere birlikte ulaşmak, ergonomi ile sağlanabilir.
Dişhekimliğinde ergonomi
ABDde yapılan istatistiklere göre, 2001 yılında bu ülkede işe bağlı hastalıklara yakalanan 333,800 kişi bildirilmiştir. Bu hastaların yüzde 65i kas iskelet sistemi yakınmına sahiptir. Bu yakınımlarda fiziksel, psikolojik, sosyokültürel bazı risk faktörleri olmakla beraber en önemli risk faktörleri şu şekilde sıralanmıştır;
- Uzun süre öne eğik postür
- Eğilmek ve dönmek
- Vibrasyon
- Tekrarlayan hareketler
Bu faktörlerin çoğuna sahip dişhekimlerinde mesleğe bağlı boyun, omuz, üst ekstremite ve bacak ağrısı sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de üniversite eğitimi yaklaşık 18 yaşında başlamaktadır. Bu yaşta henüz kemik gelişimi tamamlanmamış olup bu dönemden itibaren meslek gereği belirli pozisyonda durmak, kötü postür ve buna bağlı kas iskelet sisteminin aşırı yüklenmesine neden olmaktadır.
Dişhekimleri, çalışma pozisyonları nedeniyle meslek hastalıkları açısından en riskli gruplardan birisini oluşturmaktadırlar. Kullanılan eldivenlere bağlı ortaya çıkan kontakt dermatitler, strese bağlı psikolojik sorunlar, ayakta durmaya bağlı varisler, kanla ve tükrükle temas etmeye bağlı infeksiyöz hastalıklar yanında ne sık karşılaşılan yakınım kas iskelet sistemine ait yakınımlardır. Danimarkada yapılan bir araştırmada, dişhekimlerinin yüzde 59unda bel, yüzde 65inde omuz ve boyun ağrısı yakınımı olduğu bildirilmektedir. Dişhekimlerinin erken emeklilik nedenleri arasında yüzde 29.5 ile kas iskelet sistemi yakınımları birinci sırayı almaktadır.
Yapılan çalışmalarda boyunun fleksiyonda (öne eğik pozisyonda) tutulasının, uzun süre statik pozisyonda kasların kullanılmasının önemli risk faktörleri arasında olduğu bildirilmiştir. Çalışma süresinin yüzde 75inde 15 derece fleksiyonda çalışmanın risk oluşturduğu bildirilirken, dişhekimlerinin zamanlarının yüzde 82si 30 derece üzerinde boyun fleksiyonunda geçmektedir.
1960lara kadar ayakta çalışan dişhekimleri, 1960lardan sonra oturarak çalışmaya başlamışlardır. Ancak desteksiz, dik pozisyonda oturmanın da zorlukları vardır. Bu pozisyonda durmak, bel bölgesnideki omurlara, aykta durmaya göre 5.9 kez fazla yük bindirir. Desteksiz oturma pozisyonunda kalça kemiği arkaya doğru döner, bu durum bel çukurluğunun azalmasına neden olur. Bel çukurluğunun azalması ise, omurlar arasındaki disklerin öne kayması, aşırı yüklenmesi ve faset eklemlerin gerilmesi ile sonuçlanır. Boyun ise öne doğru uzandığı için kas akivitesi çok artmıştır. Kolların gövdeden uzak tutulması, aşırı, statik yüklenmeye bağlı, omuzda kas yırtılmaları, dirsekte tenisçi dirseği, el bileğinde karpal tünel sendromu ile sonuçlanır. Bu nedenle dişhekimiği kas iskelet sistemi yakınımları açısından riskli bir meslek grubunu oluşturmaktadır.
Dişhekimlerinde mesleğe bağlı eklem ve kas zorlanmasının ortaya çıkarttığı hastalıklar genel olarak şu şekilde sınıflanabilir;
1. Üst ekstremitede gözlenen yakınımlar:
a. Servikal diskopati (Boyun fıtığı)
b. Erken servikal dejenerasyon (Kireçlenme)
c. Rotator kaf lezyonu (Omuz adalesi yırtığı)
d. İmpingement sendromu (Omuz adalesinin zorlanması ve ağrıması)
e. Lateral epikondilit (Tenisci dirseği)
f. Karpal tünel sendromu
g. Gyofasial ağrı sendromu
2. Sırt, bel ve alt ekstremite problemleri
a. Lomber diskopati (Bel fıtığı)
b. Erken lomber dejenerasyon (Kireçlenme)
c. Postür bozuklukları, skolyoz
d. Varisler
e. Pes planus (Düz tabanlık)
Ülkemizde yapılan bir çalışmada dişhekimliği fakültesi öğrencilerinde klinik çalışmalara başladıkları yıllarda kas iskelet sistemi yakınımları değerlendirilmiştir.
Bütün bu veriler hastalıklardan korunmanın önemini vurgulamaktadır. Dişhekimlerinin daha sağlıklı, ağrısız ve verimli olabilmeleri için alınması gereken önlemler aşağıda kısaca özetlenmiştir;
1- Postür değiştirin: Çalışma saatleriniz içinde arada oturup, kalkarak farklı postürlerde çalışmak, statik kas yorgunluğunu azaltır.
2- Destekleri kullanın: Ayakta veya oturarak desteksiz çalışmayın. Oturduğunuzda arkanıza dayanın, ayak desteklerinden yararlanır, ayakta çalışırken kolunuzu destekleyin.
3- Uzanmayın: Hastaya yakın çalışıp, en fazla kullandığınız aletleri 50 cm. mesafede tutun. Daha uzaktaki aletler için yardım alın.
4- Düzgün kol pozisyonu: Çalışırken dirseğiniz gövdeye yakın olmalıdır. Elin bilekten kıvrılarak çalışılması, el bileğinin aşırı yüklenmesi anlamına gelir.
5- Ergonomik malzeme kullanın: Çalışırken ağır olmayan, kola ve omurgaya fazla yük bindirmeyen, hafif ve ergonomik aletler kullanılmalıdır. Aşağıda özetlenen temel ergonomi prensiplerine uyun.
6- Zamanı iyi kullanın: Uzun randevulardan kaçınmak ve randevular arasına kısa dinlenme süreleri koymak, kas yorgunluğunu azaltmak için önemlidir.
7- Düzenli egzersiz yapın: Özellikle boyun ve sırt adalelerini germe, kolları güçlendirmeye ve duruşu düzeltmeye yönelik egzersizler düzenli olarak yapılmalıdır. Aşağıda basit koruyucu egzersizlere örnekler verilmiştir.
Ergonominin Temel Elemanları
a) Çalışma süresi
b) Harcanılan enerji
c) Çalışılan ortam
d) Çalışma prensipleri
a) Çalışma süresi: Verimli bir çalışma için her iş kolunda standart bazı çalışma süreleri vardır. Dikkatin dağılmaması ve vücudun zorlanmaması için bu sürelere dikkat edilmesi gerekir. Dişhekimlerinde bu süre, üçer saatlik iki bölüm ya da ikişer saatlik üç bölüm halinde düzenlenebilir.
b) Harcanılan enerji: Gün içinde bölümlenmiş çalışma sürelerinde belirli ölçüde bir iş yapılabilir. İnsan enerjisinin berili bir bölümünü o işi yapmak için harcar. Vücudumuzun ürettiği enerjiyi planlı kullanabilmek için iş için ayırdığımız enerjinin toplam enerjimizin en fazla yüzde 40ı olması gerekir.
c) Çalışılan ortam: Çalışma ortamının iş gücüne ve çalışma kapasitesine etkisi çok fazladır. Bu etki, iş ortamının arkadaş ve meslektaş uyumu sayesinde psikojenik veya aydınlatılması, havalandırılması, ısıtılması, döşenmesi gibi faktörlerle fiziksel etkisi ile olabilir.
d) Çalışma prensipleri: Hekimler çalışma ortamlarını düzenlerken, çalışma pozisyonlarının seçerken ve alet kullanırken bazı prensiplerle çalışmalıdırlar.
1- Çalışma alanının kullanılması
İş yerinin uygun şekilde düzenlenmesi gereksiz yere gidip-gelmeleri engeller. Bu da çalışanın gereksiz eforlar sarf etmesini engeller. Birey çalıştığı yerden diğer alanlara kolayca ulaşabilmelidir. Bunu da vücudunu rahat biçimde sağa sola döndürerek, elini rahtça bir eşyaya uzatarak yapabilmelidir.
2- Her meslek kendine özgü bir çalışma pozisyonuna sahiptir. Dişhekimleri için hem oturarak hem de ayakta çalışmak mümkündür. Bu konuda bilimsel veriler tek pozisyonun uygun olmadığ şeklindedir. Yani birey zaman zaman çalışma pozisyonunu değiştermelidir. Oturarak çalışan bir hekim doğru oturma pozisyonunun bilmelidir. Doğru oturma şu şekilde özetlenebilir.
a- Ayaklar yere tam basmalıdır. Bunun gerçekleşmesi için rahat, ayarlanabilen hekim sandalyelerine ihtiyaç vardır.
b- Otururken bacaklar arasındaki açı 90 derece 110 derece olmalıdır. Bu pozisyonda kan dolaşımı çok iyidir. Dolayısı ile oturma süresi uzadıkça spazmların oluşması engellenecektir.
c- Oturma yüksekliği kişiden kişiye değişiklik gösterir. Oturma pozisyonunda dizin açısı 110 dereceyi geçmemelidir.
d- Hekim sandelyesinin arkalığı anatomik yapılara uygun olmalı kişiye göre ayarlanabilmelidir.
e- Hekim oturur poziyonda her türlü alete rahatlıkla ulaşabilmeli ve bunu yaparken ayağa kalkma gereği duymamalıdır. Sürekli oturmak, sürekli ayakta durmak gibi hatalıdır. Çünkü uzun süreli statik duruşlar kamplara neden olmaktadır.
3- Aletlerin kullanılması
Bir iş kolunda verimin üst düzeyde olabilmesi için iş kolunun özelliğine göre gerekli spesifik araç gereçlerin yerinde kullanılması gerekir. Her aletin kullanan kişiye ve kullanılacak ortama ve yapılacak işe uygun olmasının önemi büyüktür.
Temel Egzersizler
Hekimler, özellikle uzun çalışma süleri sonucunda ortaya çıkan kas gerginliğini azaltmaya yönelik olarak düzenli germe ve postür egzersizlerini yapmalıdırlar. Bu egzersizler özellikle bir vücut bölgesinde ağrı ortaya çıkmışsa o bölgeye özel olacağı gibi, genel olarak ağrısız kişilerin de yapabileceği egzersizlerdir.
Ergonomi ve çalışma hayatındaki önemi
Prof. Dr. Serpil Aytaç
Ergonomik çalışmaların kökeninde insanın verimini artırmak, makine temposuna ayak uydurmasını sağlamak, dolayısı ile daha çok üretim yapacak duruma getirmek anlayışı vardır.
Ergonomi, sanayileşmenin gelişmesiyle beraber doğmuş, insan ve iş arasındaki ilişkileri ve işle insan arasındaki uyum noktalarını inceleyen bir bilim dalıdır. İnsan faktörünü anatomik yapısından psikolojik hassasiyetlerine kadar, tüm potansiyeli ve performans sınırlarıyla araştırıp, insan yapısına uygun çalışma koşullarını şekillendirmede çağımızda ekonomik kalkınmanın temel taşlarından biri olan verimlilik olgusudur.
Hem insan yapısına uygun yani insancıl, hem de verimliliği artırıcı tasarım faaliyetlerini amaç edinmiş olan ergonomininin en temel özelliklerinden biri; tıp mühendislik, mimarlık, ekonomi, psikoloji gibi birçok bilim dalını kapsaması ve bilimler arası çok yönlü işbirliğini gerektirmesidir. Ergonominin teknik yönü olduğu kadar; disiplinler arası özelliği, ekonomik ve sosyal politikalara yakınlığı da önemlidir. Çeşitli bilim dalları ve ergonomi işbirliği ile konuların bütünleştirici bir yaklaşımla ele alınması yaşam kalitesinin yükselmesi açısından kaçınılmadır. Yaşam kalitesi kavramı, ihtiyaçların karşılanma düzeyi ve insan isteklerinin tatmini olarak belirtilmektedir. Ekonomik faaliyetlerin ana hedefi mal ve hizmet üretimiyle insan ihtiyaçlarını karşılamak olduğuna göre, üretimin her aşamısında ergonomi araştırmalarından yararlanmak durumundayız. Teknoloji transferinden tüketiciye sunulacak ambalaj tasarımına kadar birçok konunun ergonomi ile ilgisi olduğu açıktır. Üstelik bu konuların çoğu, şirketlerin uluslar arası rekabet gücünü arttırabilecek ciddi katkılar sağlayabilecek niteliktedir.
1. Ergonomi Kavramı ve Önemi
Ergonomi sözcüğü, Yunanca Ergon ve Nomic sözcüklerinden oluşmaktadır. Ergon, iş anlamına, nomic ise kural anlamına gelmektedir. Ergonomi, bazı ülkelerde İnsan Faktörleri Mühendisliği veya İş Bilimi adları ile anılmaktadır.
Günümüzün gelişen teknolojisinin çalışan insanların yeteneklerini bedensel ve düşünsel açıdan çeşitlendirmekte ve zorlamakta olması, ergonomi konusunda verilen önemi arttırmıştır. İnsanların anatomik, antropometrik ve psikolojik özelliklerinin bireylerin yaptıkları işe uygun olması, üretimin gerçekleşebilmesi ve hem bireysel, hem örgütsel verimliliğin artması için bir zorunluluktur. İnsanın iskelet ve kas sisteminin belirli bir hareket yeteneği ile kasların enerji yaratma şekli, çevreyi algılayabilme ve gerektiğinde ondan korunma özellikleri bulunmaktadır. Bu nedenle işyerlerinde insandan yapması beklenenler ile insanın temel özellikleri arasında bir uyum olması gerekir. Aksi yöndeki gelişmeler insanı yorar, iş verimi ve kalitesini düşürür, iş güvenliği ve personel sorunlarına neden olur.
Ergonomi iş çevresi ile işçi arasında ilişki kuran bir çalışma olarak ortaya çıkmış bir yapıdır. Ergonominin amacı değişik sağlık problemlerinin ortadan kaldırılabilmesi ve verimin arttırılabilmesi için çalışma ortamının nasıl tasarlanacağı ve işçiye nasıl adapte edileceğidir. Başka bir ifade ile çalışanın işine değil işin çalışana uydurulmasının sağlanmasıdır. Örneğin çalışma masasının yüksekliğinin arttırılması kişinin birçok kez işine ulaşmak için gereksiz yere aşağıya doğru eğilmesini önleyecektir.
İşle ilgili Kas İskelet Sistemi Rahatsızlıkları, iş metotları ve çevrenin neden olduğu ve kötüleştirdiği kas iskelet sistemi rahatsızlıklarıdır.
Kas iskelet sistemi rahatsızlıkları genellikle şiddetli travmalar tarafından oluşmazlar ama kaslar, tendonlar (kirişler), bağlar, eklemler, kıkırdaklar gibi yumuşak dokularda ve sinir sisteminde tekrarlı incinmeler nedeniyle yavaşça ortaya çıkarlar.
Kas iskelet sistemi rahatsızlıkları, ofiste çalışanlardan endüstri işçilerine, atletlere ve hobi ile uğraşanlara kadar herkeste görülebilir. Çalışanların fiziksel yeteneklerinin işin fiziksel gereklilikleri ile uyuşmadığı zamanlarda ortaya çıkarlar.
Ergonomik çalışmaların kökeninde insanın verimini artırmak, makine temposuna ayak uydurmasını sağlamak, dolayısı ile daha çok üretim yapacak duruma getirmek anlayışı vardır. Ancak bu anlayış önceleri insanın bir makine gibi görülmesine yol açmıştır. Daha sonları sınırlı iş görme gücüne sahip olan insanın, bir makine gibi görülmesinin yanlış olduğu sonucuna varılmış ve üretim artışı uğruna kapasitesinin üstünde çalıştırılan insanın yorularak ya da hata yaparak kazalara neden olacağı, sonuçta üretimi aksatacağı anlaşılmıştır. Günümüzde ise ergonomik çalışmaların hedefi, sadece insanı kazalardan ya da hatalardan koruyarak üretimi aksatmamak değil, aynı zamanda çalışma ortamlarını da insanı mutlu edecek ortamlara dönüştürmektir.
2. Ergonominin Konusu
Ergonominin konusu iş ve insan ilişkileri ve bu ilişkileri etkileyen çevresel etmenlerdir. İnsan özellikleri, insan-makine ilişkisi, çalışma koşulları, çevresel koşullar bir bütün olarak ergonominin çalışma sahasına girer.
Diğer bir tanımla masanızın yüksekliği, sandalyenizin rahatlığı, çalıştığınız yerin havasının nemi, gürültü düzeyi, dinlenme araları, çalışma tezgâhının konumu, gösterge düzeni, gösterge-kontrol ilişkisinin uygunluğu, çalışma alanının boyutu, renklerin kullanımı, aydınlatmanın yeterliliği vb. konular ergonominin çalışma konularıdır.
Ergonominin uğraş alanları aşağıdaki gibidir:
1. İnsan özellikleri (duyusal, fiziksel, ussal) ve kapasite sınırları
2. Çalışma koşulları (duruş ve hareketler, yorgunluk, gerilim, motonluk, iş güvenliği, kazalar, motivasyon, vardiya çalışması, çalışma süreleri, otorite, yetki, sorumluluk, grup davranışı, ücret yapısı)
3. İnsan makine ilişkisi (gösterge-kontrol düzeni, boyut sorunları mekanik sorunlar)
4. Çevresel koşullar (aydınlatma, gürültü, titreşim, sıcaklık, nem, hava akımı, toksik maddeler, buharlar, gazlar, radyasyon, düzen ve temizlik, renk ve manzara)
Ergonomi insanın özelliklerini, yeteneklerini, yetenek geliştirme gücünü ve bu gücün sınırlarını inceleyerek insandan istenebilecek görevlerin çerçevesini belirler. Bundan sonra çalışanla işi arasında iyi bir uyum sağlar. İnsanın çalışırken aşırı zorlanmalar yüzünden yıpranmasını önler ve bu uyum sayesinde iş başarımını yükseltir.
İş sisteminin insan üzerinde yarattığı fizyolojik ve psikolojik hasarların en aza indirilmesinin hedeflendiği ergonomik ortamlarda, aşağıdaki hususlar yerine getirilmeye çalışılır:
- Araç ve gereçler insanın özellik ve yeteneklerine göre tasarımlanır.
- Çalışma yöntemleri ve çevre koşulları insana uygun duruma getirilir.
- Yapılan işin anlamlı ve yararlı algılanması sağlanır.
- Çalışanlara yeteneklerini kullanma ve kendileri kanıtlama olanağı verilerek, kendilerini değer yaratıcı olarak algılamaları sağlanır.
- Ergonomik çalışmaların yönünü ve içeriğini belirleyen iki ölçüt vardır.
1. İnsandan beklenen işin onun yeteneklerininin sınırları içinde olması.
2. İnsan yeteneklerinden optimum düzeyde yararlanılması.
Ergonomi çalışmaları iki farklı alanda uygulanabilir:
1. Ürünün tasarımı aşamasında ergonomik çalışmalar
2. İşyerinin tasarımı ya da yerleşimi aşamasındaki ergonomik çalışmalar
Ergonomik uygulamaların başarıyla yerine getirilmesiyle birlikte iş süresi kısalır, yorgunluk-kazalar-işe devamsızlık, malzemenin bozulması-malzemenin israfı azalır, kalite-üretkenlik-kar yükselik.
Tüm endüstriyel tasarımlarda ve satışa sunulan ürünlerde ergonomi prensipleri temel oluşturur. Buradaki ana amaç, kaza ve yaralanları önleme, insan vücudununun aşırı kullanımını ve yorgunluğu, işe devamsızlığı, zaman kaybını ve ödenmesi muhtemel tazminatları önleme veya minimuma indirme, kalite, verimlilik rahatlık, güvenlik ve verimliliği en üst düzeye çıkarmaktır. Bu nedenle işletmeler, işçinin yaptığı işe ilişkin bütün ergonomik risk faktörlerini ortadan kaldırmak için ergonomi çalışmaları yapmaktadırlar.
3. Çalışma Alanı ve Ergonomi
Çalışma alanı kişilerin işini yaptıkları alan veya bölgedir. Bu alandamakineler, kontroller, masa ve sandalye veya bilgisiyar bulunabilir.
İyi planlanmış çalışma alanı kötü koşulların oluşturduğu hastalık ve incinmeleri engeler .Çaülışma alanı işçi ile birlikte işin gerektirdiği koşullara göre etkin bir şekilde dizayn edilmelidir.
İyi planlanmış bir alanda işçinin vücudu konforlu ve uygun bir şekilde pozisyon alacaktır.
Aksi durumda karşılaşılacak problemler şunlardır:
- Sırt ağrısı ve incinmeleri,
- RCIs gelişmesi
- Ayaklarda dolaşım bozuklukları.
Oluşan problemlerin sebepleri şunlardır:
- Kötü dizayn edilmiş sandalye,
- Uzun süre ayakta durma,
- Uzak bölümlere uzanma,
- Yetersiz aydınlatma nedeniyle işçinin işine yakın durması
Aşağıda işyeri düzenlenmesine ilişkin bazı ergonomik prensipler verilmektedir. Bir çalışma ortamı düzenlenirken vücut ölçülerinin bilinmesi çok önemlidir.
Baş yüksekliği: En uzun boylu kişinin çalışabilmesi için gerekli yükseklikte olmalıdır. Varsa görüntü ekranlar ve kontrolleri göz seviyesinin altına yerleştirmelidir.
Çünkü insanlar aşağıya doğru daha rahat bakabilirler.
Omuz yüksekliği: Kontrol panelleri insanın beli ile omuz arasına yerleştirilmelidir. Sık kullanılan cisimlerin ve malzemelerin omuz seviyesinin üstü de olmamasına dikkat edilmelidir.
Kol uzanma mesafesi: Malzemeler en kısa kolun yetişebileceği uzaklıkta olmalı ve malzemelere uzanırken eğilme veya bükülme yapılmamalıdır. Uzun boylular malzemeler ulaşırken aşağıya doğru eğilmemelidir. Malzemeler vücudun ön kısmına yakın olmalıdır.
Dirsek yüksekliği: Çalışma yüzeyi yüksekliği yapılan işin niteliğine göre ayarlanarak masanın altında veya üstünde olmalıdır.
El yüksekliği: Kaldırılan malzemelerin el ve omuz yüksekliği arasında olduğuna dikkat edilmelidir.
Ayak uzunluğu: Sandalye yüksekliği ve çalışma yüzeyi yüksekliği (masa veya tezgah) bacak uzunluğuna göre ayarlanmalıdır. Özellikle uzun ayaklılar için rahat hareket edebileceği ve uzanacağı yeterli alan bırakılmalıdır. Ayarlanabilir ayak koyma (istirahat) sayesinde ayaklar sarkmaktan kurtulacak ve vücudun pozisyonu kolay değişebilecektir.
El büyüklüğü: kullanılan araç gereçler ele tam olarak oturmalıdır. Büyük eller için büyük, küçük eller için küçük malzemeler seçilmelidir. Büyük eller için yeterli hareket alanı sağlanmalıdır.
Vücut ölçüleri: Geniş vücutlu işçiler için çalışma alanı yeterli büyüklükte olmalıdır.
Ergonomik işyeri düzeni için bazı öneriler: Her iş yerinde sağ ve sol el kullanımı için araç gereç olmalıdır. Ayakta çalışılan her çalışma alanına sandalye verilmelidir. Periyodik dinlenme ve vücut şeklinin değiştirilmesi uzun süre ayakta durma problemlerini azaltır. Gölge ve yansımalar azaltılmalı ve iş yeri iyi aydınlatılmadır.
Sonuç
Bilimsel araştırmalarla kenetlenmiş bir ekonomik kalkınmanın en önemli faktörü insan üzerinde yoğunlaşan ve önceleri Milli Prodüktivite Merkezi (MPM) tarafından her üç yılda bir, daha sonları ise üniversitelerce her iki yılda bir düzenlenen ergonomi kongrelerinde sunulan araştırmalarla, ülkemizde önemi geç de olası fark edilen bir bilim dalı olan ergonomi, yeni yönetim tekniklerinin insan odaklı olması nedeni ile giderek iş dünyasında da yaygın kabul görmeye .aşlamıştır. Bunun ilk işeretlerini, bazı mal ve hizmet reklamlarında ergonomik kelimesini kullanarak avantaj ve diğer ürünlere üstünlük sağlama çabalarında görmek mümkün.
Ergonomi, dinamik bir yapı içinde işin insana, insanını işe uygun hale getirilmesi amacıyla, geleceğin iş dünyasını şekillendirmede önemli bir misyon üstlenmiştir. Yurdumuz gibi henüz sistemleşme, rasyonelleşme, standartlaşma ve kurumlaşma yönünde ciddi açıkları bulunan bir ülkenin çözüm bekleyen birçok sorunu, sadece iş yaşamında değil iş dışı yaşamda da ergonomik düşüncenin yaygınlaşmasıyla çözülebilecek, böylece daha önemli konulara zaman ayırmamızı mümkün kılacaktır. Yanlış tasarlanana ve inşa edilen merdiven korkulukları, lavabo ve musluk, koltuk ve masalar günlük yaşamın stresini daha da arttırabilmektedir. Oysa insanların günlük yaşamını kolaylaştıracak, zaman ve kaynak israfını önleyecek her konu ve eser, yerleşmiş bir ergonomik düşünce ve gösterilen davranış biçimleriyle söz konusu olabilecek, böylece bireylerin yaşam kalitesi de yükselmiş olacaktır. Yaşam kalitesinin artması, yaşam doyumunu da yükseltecektir.
Günümüzde siyasal, ekonomik ve teknolojik gelişmeler, uluslar arası rekabetin giderek artacağının işaretleriyle doludur. Kendi kaynaklarını ve potansiyellerini en verimli şekilde değerlendiren ülkeler, ekonomik açıdan da güçlenerek bu yarışta şanslı konumda olacaklardır. Bu yarışta en önemli rolü, tabii ki sahip olunan insan kaynaklarının niteliği ve verimlilik düzeyi alacaktır.
Ergonomik koşulların iyileştirilmesi işyerinde kazaların azalmasına, kayıp işgünlerinin azalmasına, fiziksel ve ruhsal hastalıkların yok edilmesine neden olur. Ancak burada unutulmaması gerekli konu ergonominin bir bilim olduğu ve bilimsel yöntemler kullandığıdır.
KAYNAKLAR
DUL. Jan, The Strategic Value of Ergonomics for Vompanies Human Factors In Organızatıonal Desıgn And Management VII H. Luczak and K. J. Zink (Editors) 2003
DUL. Jan., Willemse, H., De Vries, H. (2004) Participatory design of work equipment. How end-user data can be integrated into the ISO and CEN systems. Newsletter of the European Trade Union Technical burreau for Health and Safety (24), pp 25-27.
ERKAN Necmettin., Ergonomi, MPM Yayınları, Ankara 2000
GÖKÇEN, T., Ergonomi Drs Notları, Yıldız Teknik Üniversitesi,. 2002
http://www.sistems.org/ergonomi;bilinc_b.htm
ILO. Your Health and Safety At Work: A Collection of Modules, ERGONOMICS, 1996
Milli Prodüktivite Merkezi, Verimliliği Arttırıcı Yaklaşım ve Teknikler Dizisi Ergonomi, MPM Yayınları, 1999
Milli Prodüktüvite Merkezi broşür ve yayınları ments İncluding Elements Of Ergonomics Programs And Cumulative Trauma Disorders İn The Workplace www.cdc-gov/niosh
ORAL, A., Ergonomi Ders Notları, Balıkesir Üniversitesi 2000
PULAT M. Fundamentals of Industrial Ergonomics, WavWlendress. Inc, 1992
SANDERS M. & Mc CORMICKE E. Human Factors in Engineering and Design, Mograw Hill Inc, 1987
TINAR, Mustafa Yaşar, Yansımalar, İzmir, 1996