Covid-19 salgınının oluşturduğu sağlık tehdidi sosyal hayatımızla birlikte çalışma hayatımızda da pek çok değişikliğe neden oldu. Bu değişimin en yoğun gözlendiği sektörlerin başında ise sağlık sektörü özellikle de diş hekimliği alanı gelmektedir. Diş hekimi ve yardımcı personelin hasta ve çevresi ile doğrudan temas halinde olması, diş hekimliği operasyonlarında hasta ağzıyla yakın temas halinde olunması ve tedavi sırasında yoğun aerosol oluşumu çapraz enfeksiyon riskini arttırdığı için çalışma güvenliği sorgulanır hale geldi. Çalışma güvenliğini arttırmak için gösterilen çaba ve farkındalık, özellikle 4 el çalışma metodunun ve dental aspirasyon sisteminin önemini bir kez daha ortaya koydu.
Çapraz enfeksiyon, enfeksiyona neden olabilecek mikroorganizmaların, hasta-hekim-yardımcı personel arasındaki geçişi olarak tanımlanır. Bulaş riskinin yüksek olduğu ortamlarda önlük, eldiven, maske ve siper gibi koruyucu ekipman kullanımının önemi, hemen tüm sağlık çalışanları tarafından bilinmektedir. Gerekli önlemlerin alınmasında en büyük etken kontaminasyona neden olan kaynağın ve enfeksiyona neden olan mikroorganizmaların tanımlanması ve özelliklerinin bilinmesidir.
Diş hekimliği uygulamalarında mukoza, kan veya tükürük ile temas etmiş vücut sıvıları temel enfeksiyon kaynaklarını oluşturmaktadır. Bu kaynakların bulaş şekli çok çeşitli yollarla olabilir ancak diş hekimliği uygulamalarında akla ilk olarak Dental Aerosol gelmektedir.
Diş tedavilerinde kullanılan ve basınçlı hava-su kombinasyonu ile çalışan sistemler; türbin, ultrasonik kazıyıcı, hava-su şırıngası, profilakside kullanılan hava-toz-su jetleri, çalışma prensiplerinin bir sonucu olarak ortam havasında kontaminasyona neden olmaktadır. Hasta ağzından yansıyan yüksek enerjili partiküller boyutlarına göre farklı sınıflandırılmakla birlikte 50 µm’ den küçük partiküller ‘Dental Aerosol’ olarak tanımlanmaktadır. Bu yapı başta inhalasyon, gözbebeği ve açık yara ile temas riski ve yüzey kirletme potansiyelinin yüksek olması sebebiyle diş hekimlerini, yardımcı personeli ve hastaları çapraz enfeksiyon tehlikesiyle karşı karşıya getirmektedir. Bu tehlikeyi minimize etmek için aerosolün, henüz kaynağı yani hasta ağzını terk etmeden ortamdan uzaklaştırılması gerekir. Tam da bu noktada dental aspirasyon sistemini icat edip geliştiren ve diş hekimlerinin modern çalışma ergonomisine geçişini sağlayan Dürr Dental devreye giriyor.
Dürr Dental yıllardır diş hekimlerine sunduğu dental aspirasyon sisteminin verimini ispatlamak ve literatüre yön vermek için Dr. Engin Aksoy’un danışmanlığında, İstanbul Teknik Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi ITUNOVA ile Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Trisonik Laboratuvarı’nda akademik bir çalışmaya imza attı.
Çalışma sırasında alınan görüntüler dental aspiratör kullanımının aerosolü azaltmakta ne kadar etkili olduğunu gözler önüne sermektedir. İlk veriler, dental aspiratör kullanarak aerosol yayılımının %95’in üzerinde bir verimle önlendiğini ortaya koymaktadır. Dürr Dental’in İstanbul Teknik Üniversitesi’nde yapmış olduğu dental aspirasyon verimini ölçen çalışması ile sektöre örnek olarak hekimlere büyük avantaj ve güç sağlamaktadır. Böylelikle, Dürr Dental gelişime sürekli katkı sağlaması ile hastanın ve hekimin sağlık açısından kendini çok daha güvende hissetmesini sağlamaya devam etmektedir. İstatistik verileri ve yazılım analizlerini temel alan akademik makalenin, 2022 yılında yayınlanması bekleniyor.
Dental Aspiratör Kullanımının Aerosol Yayılımını Azaltmada Ne Kadar Etkili Olduğunun Altını Çizen Dr Engin Aksoy Çalışma Fikrini Şöyle Özetliyor:
Dental Aerosol Çalışmasına dair ilk fikirler, Dürr Dental Türkiye ile birlikte yaptığımız ‘Diş Hekimliğinde Ergonomi ve Dört El Çalışma Sistemi’ eğitimleri sırasında ortaya çıktı. Diş hekimliğinde 4 el çalışma prensibinin önemi üzerine Alman Diş Kliniğinde yaptığımız bu ücretsiz eğitimlerde pek çok dental asistanın daha efektif ve güvenli çalışabilmesine katkı sağladık. Tüm katılımcıların üzerinde hem fikir olduğu en önemli konu ise dental aspiratör kullanımının aerosol yayılımını gözle görülür biçimde azalttığıydı. Peki bu durumu istatistikle desteklemek ve akademik bir çalışma yapmak mümkün müydü?
İşte tam da bu noktada akademik çalışma fikrinin temelleri atıldı. Bu duruma paralel olarak Dürr Dental Akademi de çalışma ihtiyacını görmüş ve bu tarz bir çalışma yapma isteğini ortaya koymuştu. Dürr Dental Türkiye ekibiyle birlikte benim danışmanlığımda bu çalışmayı kusursuz bir biçimde Türkiye’de yapabileceğimize inanıyorduk ve yaptık da. Türkiye’ de yürütmeyi hedeflediğimiz bu çalışmada danışmanlığım ve Dürr Dental ekibi iş birliği ile çalışma başarıyla sonuçlanmıştır.
Diş Hekimi Dr. Engin Aksoy Hakkında
18 Temmuz 1975’te İstanbul Nişantaşı’nda dünyaya gelen Dr. Engin Aksoy doğumundan kısa bir süre sonra ailesiyle Almanya’ya döndü. Burada uzun süre kalan ve eğitim hayatının tamamını yine Almanya’da geçiren Dr. Engin Aksoy, lisans eğitimini Universitat Ulm’de, Diş Hekimliği Bölümü’nde tamamladı. Steinbeis University’de oral implantoloji üzerine uzmanlığını alan Aksoy, doktorasını Universitat Ulm’de tamamlamıştır.
Üniversiteden mezun olduktan sonra Almanya’da, bir diş hastanesi açan Dr. Engin Aksoy, burada 10 yıl süresince Alman hastaların yanı sıra dünyanın pek çok ülkesinden gelen hastalara diş tedavisi ve estetiği konusunda hizmet vermiştir. Aksoy, 2012 yılında Nişantaşı’nda, Engin Aksoy Alman Diş Kliniği’nin açılışını yapmıştır. Ağız sağlığı ve temizliği konusunda toplumu bilinçlendirmeyi öncelikli hedef olarak belirleyen Diş Hekimi Dr. Engin Aksoy, hastalara dijital volumetrik röntgenden diş laboratuvarına kadar çok geniş bir yelpazede tedavi olanağını bünyesinde barındıran butik bir diş kliniği sunmayı amaçlamıştır. Diş Dostu Dernek Başkanı olan Dr. Engin Aksoy evli ve üç çocuk babasıdır.