Çocukluk yaş grubunun en önemli sağlık sorunlarından bir tanesi, çoğu bulaşıcı olan enfeksiyon hastalıklarıdır. Bu kapsamda aşılar, sadece çocuğu korumakla kalmayarak toplum sağlığına da katkılar sağlar. Aşı olanlar sayesinde, toplumdaki kırılgan grupların da belli oranda korunması sağlanır. Gebeler, çok küçük bebekler, savunma sistemi yetersizliği olanlar, organ nakli yapılanlar, kanser hastaları… Bazılarında aşılama yapılamayan bu kırılgan grup ve bireyler düşünüldüğünde, aşılamanın bir toplumsal dayanışma olduğunu söylemek mümkündür.
Aşı karşıtlığı, toplum bağışıklığını aksatarak, aşıyla korunabilen hastalıklar hatta salgınların oluşmasındaki en büyük tehditlerden biridir. Bundan dolayı giderek artan aşı karşıtlığı ve aşı reddi sorunu; toplumsal olarak kötü sonuçlarla karşılaşmadan önce, ciddiyet ile ele alınması gereken ve somut adımlarla çözümlenmesi gereken bir konudur.
Aşı Karşıtı Tezler, 14 Milyonluk Dev Vaka Serisi Analizleri ile Çürütülmüştür
Aşı karşıtı ailelerin en sık endişelerinden bir tanesi, ilaç ve aşı şirketlerinin toplumun sağlığını değil kendi kazançlarını önemsediklerini düşünmeleridir. Ancak bu endişeler, eldeki aşıların etkinlik ve güvenliliği karşısında, insanlığın sağlık alanındaki en etkin mücadele araçlarından birini kullanmayı bırakması için yeterli değildir. Aşı karşıtı ailelerin öne sürdüğü diğer nedenler, aşıların otizm gibi bazı hastalıklara neden olduğu, aşılanmanın savunma sistemini olumsuz biçimde etkilediği, yan etki görülme sıklığının kasıtlı olarak gizlenmekte olduğu, içerisinde alkol veya domuz ürünleri barındırdığı inanışıyla bazı grupların inançlarına ters düşmesi gibi başlıklar altında toplanabilir. Her ne olursa olsun, aşı karşıtı tezlerin hemen hepsi binlerce olguyu içeren çalışmalarla, bu çalışmaların derlendiği 14 milyonluk dev vaka serisini içeren kohreyn analizleri ile çürütülmüştür.