Vestiyer Akademi tarafından düzenlenen Dişhekimliği Yardımcı Personel Eğitimi Seminerlerine zaman zaman katılarak birikimlerini paylaşan Yaşam Koçu Saadet Şen, Seminerler, yardımcı personellerin kendilerini önemli hissetmelerini sağlarken yaptıkları işin de önemini kavramalarını gerçekleştiriyor diye konuşuyor.
Saadet Hanım kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
Mevlanaya sormuşlar, sen de kimsin diye. Sen benim kim olduğumu bilmiyor musun ben bir hiçim demiş. Mevlana böyle söylerken ben nasıl anlatayım kim olduğumu? Öğrenciyim, öğrendiklerimi paylaşıyorum. Yaptığım işe Yaşam Koçluğu diyorlar. Birey, aile ve kurum koçluğu yapıyoruz. Farkındalıklar ve gelişim üstüne çalışıyoruz. Değişim için yol arkadaşlığı, gerekli bilgilerin harmanlanması, oluşabilecek zaman, para ve enerji kayıplarını giderecek; başarı, güç ve sevgi eksenli stratejiler çıkartıp eylem planları hazırlıyoruz. İnsanlar parmak izi gibi dünyayı, olayları farklı algılıyorlar, sentezliyorlar. Yaptığımız çalışmalar bu farkındalığı yükseltiyor. Böylece hedeflere ulaşmak hem zevkli hem de daha kolay oluyor. Bu nedenle eğitim tasarımları yaparken keşif ettirmek bizim eğitimlerimizi hayata geçirilebilir kılıyor.
Vestiyer Akademi'nin bir yıldan fazla süredir dişhekimliği yardımcı personeline yönelik düzenlediği seminerlerle ilgili değerlendirmelerde bulunur musunuz?
Yapılan her iş bir takım işidir. Liderler ve yöneticiler ile çalışırken edindiğimizi ve yönlendirdiğimiz bilgi özellikle sağlık sektöründe çok daha önemli. Hekimin başarısı ve kazancı kat kat yükselsin ve omzundaki yükü azalsın düşüncesiyle yardımcı personele yönelik eğitimler sadece hekimin değil, hastanın da hayatını kolaylaştırıyor. Hekim, personel, hasta işbirliği neredeyse tüm olumsuzlukları kontrol etme imkânı veriyor. Hasta karşılama, ağırlama ve uğurlama dişhekimliğinde neredeyse hayati değer taşıyor. Direkt reklâmın kullanılmadığı bu hizmet sektöründe sizin reklâmınızı yapacak hastalar koşulsuz bir memnuniyet duyarlarsa bu gerçek bir başarıdır. Öte yandan belki daha önemli bir durum bilinçli, eğitimli bir personel sağlık gibi önemli bir konuda ve gezegendeki bulaşıcı hastalıklara karşı inanılmaz bir kalkan görevi görüyor. Ayrıca da personelin uzun soluklu, kalıcı ve sorumluluk sahibi olmasını sağlıyor. Eğitimlerimizi tasarlarken özellikle sık değişen personelin hasta hekim ilişkisinde köprü görevinde olması, onlar için özellikle bir eğitim tasarımı yapmamız gerekliliğini bir kez daha gösterdi.
Bu tür bir seminer Türkiye'de meslek dalı olarak tanınmayan yardımcı personelliğe ne yönde katkılar sağlıyor?
Her şeyden önce takım bilinci oluşturuyor. Kendilerini önemli hissetmelerini sağlarken hakikaten yaptıkları işin de önemini kavramalarını gerçekleştiriyor. Böylece personelde farkındalık yaratıyor. Hekimin neye ihtiyacı olduğunu bilmeleri bir yandan gelişmelerini, öbür yandan özenli bir işin çıkması için gerekli faktörlerin buluşmasını sağlıyor. Ayrıntılarda da hekimin yükünü azaltıyor.
Siz de zaman zaman eğitimlere katılıyor ve yardımcı personellere çeşitli bilgiler aktarıyorsunuz? Seminerlerde neler anlatıyorsunuz?
Aslında yaptıkları işin önemini, iletişimde hasta ve hekim arasındaki üçüncü sac ayağının kendileri olduğunu ve vazgeçilmez bir eleman olmak için nelere dikkat edilmesi gerektiğini. Burada şunu bir kez daha belirtmeliyim, dişhekimliği bana göre bir sanat. Hem görselliğin çok önde olduğu hem de bedende, dişte çıkan bir sorunun mideye, bağırsaklara, kalbe hatta diz kapaklarına bile etkileri olduğunu biliyoruz. Ayrıca insana bir gülümseme armağan ediyorlar. Oysa hasta önyargılar, korkular ve sıkıntılarla geliyor. Bir de diğer hekimlerden farklı olarak, hasta uyanıkken çok yakın bir temasta özel bölgesinde bulunması ve çok küçük bir alanda çalışması ayrı bir stres konusu. Tüm bunlara ek olarak muayenehane bir şirket gibi çalışıyor. Hekimin sanatının yanında bir iş adamı gibi birçok kalemi takip etmesi gerekiyor. Bir de ekibini eğitmesi, gerçekten neye ihtiyacı olduğunu anlatması, dikkat edilmesi gereken noktaları bir okulu olmadığı için çok incelik istiyor. Bu bakış açısını kazandırmaya çalışıyoruz.
Anlattığınız bilgiler hangi açılardan yardımcı personellere katkı yapıyor ve bunlarla ilgili olarak ne tür tepkiler alıyorsunuz?
Aslında verdiğimiz bilgilerimizin ne gibi bir katkı yaptığını yardımcı personele ve hekimlerine sormalısınız. Sadece geri bildirimlerden bildiğimiz kadarını aktarabilirim. Hepsi daha daha mutlu.
Sizce ülkemizde yardımcı personelliğin bir meslek dalı olabilmesi için nelerin yapılması gerekiyor?
Bana kalırsa burada her şeyden önce hekimin duyarlılığı önemli. Çünkü bu bir ihtiyaç ve hekimlerin geri bildirimleri meslek odaları ve okulları ile işbirliği içinde yapılacak çalışmalarla bir meslek dalı olabilmesi için gereken bürokrasi gerçekleştirilebilinir.
Önümüzdeki dönemde Vestiyer Akademi ile ortak olarak neler yapmayı planlıyorsunuz? Yardımcı personel seminerlerinde yine sunumlar yapacak mısınız?
Mustafa Bekerecioğlu bu konuda oldukça hassas. Ben başka bir şehirde olsam bile telefon bağlantısı ile eğitime katılmamı sağlıyor. Bu çok onurlandırıcı benim açımdan. Zevkle yaptığım bir çalışma. Vestiyer Akademide ise uzun süredir bazı eğitimleri veriyoruz. Üç modülden oluşan Hasta Hekim İşbirliği, Zaman ve Enerji Yönetimi ve Müşteri İlişkileri Geliştirmenin dışında Prof. Dr. Muzaffer Ateş ile birlikte verdiğimiz Hipnoz eğitimleri devam ediyor. Önümüzdeki günlerde tasarımında hassaslıkla çalıştığımız Hipnozun 2 ve 3 üncü modülünü de seminerlerimizde hekimlerle paylaşacağız.
Yardımcı personellere yönelik hazırladığımız bu yeni dergi ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Meslek dalı olması konusunda ilk adım gibi görünüyor. Kendisi de hekim olan Bekerecioğlu diğer hekimlerin hayatını kolaylaştıracak her detayı büyük bir incelikle veriyor olmalı ki eğitimlerin sonunda kimsenin gitmeye niyeti olmadığı için, Eğitim bitti, gidin demek durumunda kalıyoruz.