Türk Dişhekimleri Birliği Merkez Yönetim Kurulu, olağanüstü gündemle Dişhekimleri Oda Başkanları ve Yöneticileriyle toplantı yaptı. Kişisel sağlık verilerinin işlenmesi ve veri mahremiyetinin sağlanması hakkında yönetmelik taslağı, sağlık meslekleri kurulu yönetmeliği ve sağlık hizmetleri lisans yönetmeliği olmak üzere üç gündem maddesinin ele alındığı toplantı 26 Aralık’ta İstanbul’da gerçekleşti.
Güncel gelişmelerin değerlendirildiği TDB Olağanüstü Başkanlar Toplantısı’nın bitiminde Birlik tarafından açıklama yapılarak‘Kanun Hükmünde Kararname’nin getirdikleri’ başlığı altında şu ifadelere yer verildi: “663 sayılı KHK, iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi önündedir; ancak bu arada Sağlık Bakanlığı tarafından çıkartılan yönetmelik ve genelgelerle anayasaya aykırı hükümler uygulamaya geçirilmektedir. TDB Merkez Yönetim Kurulu ve Dişhekimleri Odaları Başkan ve Yöneticileri, 26 Aralık'ta İstanbul'da olağanüstü toplanarak bu gelişmeleri değerlendirmiş; aşağıdaki açıklamanın meslektaşlarımız ve kamuoyu ile paylaşılmasına karar vermiştir.”
Sağlık Net 2 Veri Sistemi’nin mahremiyet ihlali oluşturduğu belirtilen açıklamada, hastanın hekimi ile paylaştığı bilgilerin hastanın onamı olmadan başkalarına aktarılması hekimliğin en temel değerinin ihlali olduğu ve hastanın sırrının hukuka aykırı olarak paylaşılmasının Ceza Kanunu’nda suç olarak tanımlandığı hatırlatıldı. Hastanın kişisel verilerinin korunması ve paylaşılmamasının temel insan hakları kapsamında değerlendirildiği belirtilen açıklamada, “Ceza Yargılaması Yasası, diş hekimlerinin mesleki olarak edindikleri bilgileri hastanın izni olmadan açıklamamasını anlayışla karşılamakta, bu sebeple tanıklık yapmaktan kaçınmasına izin vermektedir. İnsan Hakları Sözleşmesi, Biyotıp Sözleşmesi gibi uluslararası kuralların yanı sıra Anayasamızın 20. Maddesine göre de ‘Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.’ Bütün bunlardan başka, hastaların kişisel verilerinin Sağlık Bakanlığı tarafından toplanabilmesi için diş hekimlerine ek külfetler getirilmesi; bilgisayar, program, internet bağlantısı temin edilmesinin istenmesi de haklı değildir. Bu çerçevede, Sağlık Bakanlığı tarafından bütün sağlık kuruluşlarına gönderilen yazılarla hastaların kişisel verilerinin 1 Ocak 2013'ten itibaren kendilerine bildirilmesinin istenmesinin hiçbir haklı ve hukuka uygun temeli bulunmamaktadır. Hastaların kişisel verilerinin toplanmasına ilişkin kanuni bir düzenleme henüz yapılmış değildir. Yönetmelik ya da genelge düzeyindeki yazılarla hastaların mahremiyetinin ihlal edilmesi diş hekimlerinden istenemez, beklenemez. Ayrıca, hasta verilerinin toplanabilmesine imkân sağlayan açık bir düzenleme bulunmadığı gibi bir genel yazı ile istenen bu bilgilerin verilmemesi halinde yaptırım uygulanacağına yönelik ifadelerin de dayanağı bulunmamaktadır. Meslektaşlarımızdan etik ve hukuksal duruma uygun davranmalarını; Sağlık Bakanlığı’ndan da yasal bir altyapısı olmayan ve hastaların rızasını aramayan, meslektaşlarımıza da ek külfetler getiren bu talebinden vazgeçmesini evrensel hukuka uygun bir uygulama için işbirliği yapmasını bekliyoruz.” ifadelerine yer verildi.
Lisans Yönetmeliğinin Daha İyi Hizmete Katkısı Yok
Toplantıda ayrıca, ikinci gündem maddesi olarak 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'den 30 Kasım’da yürürlüğe giren lisans zorunluluğu ele alındı. ‘Gerçek veya tüzel kişilere sağlık alanında belirli bir hizmeti verebilme veya hastane ve benzeri sağlık kuruluşları açabilme yetkisi veren’ Sağlık Hizmetleri Lisans Yönetmeliği hakkında, “Bu düzenlemenin, hizmetin daha iyi yapılmasını sağlamaya yönelik hiçbir katkısı olmadığı gibi 1219 Sayılı Kanun’la elde edilmiş hakların kaybına sebep olması söz konusudur. Bununla, bir yandan Bakanlığa ek mali kaynak yaratılmakta diğer yandan ilgili meslek mensubu olmayanların sağlık hizmet sunumuna ilişkin tekeli ellerine geçirerek meslek sahiplerini çalıştırıp kazanç elde etmelerinin yolu açılmaktadır. Bu durum kabul edilemez. Mesleki yetkinin kullanılması için açık artırmaya girip ‘imtiyaz’ satın alma zorunluluğu getirilmesinin hizmetin gerekleri ile ilgisi yoktur. Ayrıca, lisans diplomasının verdiği çalışma hakkının, imtiyaz hakkının satın alınmasına bağlanması Anayasa'ya açıkça aykırıdır. 663 sayılı KHK içinde basit bir ifadeyle geçiştirilen bir hükümle getirilmeye çalışılan bu mesleki kısıtlamanın da Anayasa Mahkemesi tarafından bir an önce iptal edilmesini bekliyoruz.” bildirisinde bulunuldu.
14 Aralık’ta yeniden gündeme gelen Sağlık Meslekleri Kurulu’nun yapısı ve görevleriyle ilgili bilgilere yer verilerek Kurul yetkilerinin Anayasa ihlali olduğu belirtilen açıklamada, “Sağlık hizmetlerinde ortaya çıkan sorunun tek sebebi, söz konusu hizmeti sunan kişi değildir. Düzenlemeler ise bu gerçeği görmezden gelmeyi yeğlemekte, bir suçlu bulup onu cezalandırmayı yeterli görmektedir. Bu bakımdan, gerçekçi olmayan bir bakışla hazırlanmıştır. Ayrıca, bir ceza hükmü niteliğindeki ağır mesleki yaptırımın KHK ve yönetmelik ile düzenlenmesi suç ve cezaların kanuniliği ilkesi gereğince Anayasa'ya da aykırıdır. Diğer yandan meslek kuruluşlarına ait olan, pek çok görev ve yetkinin Kurul’a verilmesi açık Anayasa ihlalidir. Zira mesleğin etik ilkelerini belirlemek, bunların uygulamasını denetlemek ve gerektiğinde disiplin yaptırımı uygulamak yetkileri, Anayasa'nın 135. Maddesine göre ilgili meslek kuruluşuna aittir. Yapılan düzenlemelere tümüyle bakıldığında bir yandan sağlık meslek mensupları ucuz iş gücü, emeklerini satan kişiler haline getirilirken öte yandan sağlık meslek örgütlerinin mevcut düzenlemelerdeki yetkileri ellerinden alınmaktadır. Bu politikalar bizi mesleğimize, meslektaşlarımızın haklarına ve toplumun sağlık hakkına sahip çıkmaktan alıkoyamayacaktır. Doğruları söylemeye aynı kararlılıkla devam edeceğiz.” denildi.