Orhan Nağaşoğlu, Türk Diş Teknisyenliği Tarihini hayatından örnekler vererek anlatıyor. Türkiye’de diş teknisyenliğine 50 yılını vermiş, mesleğin duayenlerinden Orhan Nağaşoğlu’nun hayat hikayesi aynı zamanda ülkemizde diş teknisyenliğinin bir belgeseli niteliğinde. Halen Harbiye’deki laboratuarında oğlu ile birlikte diş teknisyenliğini sürdüren Nağaşoğlu, aynı zamanda Yeditepe Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi ‘hareketli protezlerini’ de organize ediyor.
1939 Sivas Gemerek doğumluyum. İlkokulu bitirdikten sonra ortaokula devam etmek üzere Kayseri’deki ablamın yanına gittim. Ablamın eşi diş teknisyeniydi. Ben de 1952 yılında eniştemin yanında çıraklığa başladım ve üç yıl onlarla çalıştım.
O yıllarda hastadan ölçü alçıyla alınır, ağızdan çıkarılırken kırılan alçılar bir araya getirilerek model dökülürdü. Hakeretli protezler kauçuktan hazırlanır, basınçlı kazanlarda gaz oçağında kaynatılır; tesviye ve cila elde yapılırdı. Sabit protezler ise benzinli ve körüklü şalümoda altın eritilerek silindirden çekilir, ŞARP denilen aletle kapsül haline getirilir sonra da sarı diş formalarında el yöntemi ile şekillendirilerek yapılırdı. Ayrıca hazır metal VİPLA adı verilen her dişe göre hazırlanmış kapsüller sarı formalarda şekillendirilerek ‘diş’ haline getirilirdi. Bazen de ‘fil de fer’ adlı telle diş kolesinden alınan ölçüye göre altın plakalardan silindir hazırlanıp lehimlenir, ağızda dişe ajuste edildikten sonra üzerine metal kalıplarda şekillendirilen tüberkül lehimlenerek kuron elde edilirdi.
1955 yılında İstanbul’a geldim. Beyoğlu’nda Dişhekimi Ferit Arcan’ın yanında çalışmaya başladım. O yıllarda diş teknisyenleri genelde dişhekimlerinin yanında çalışırdı. İstanbul’daki laboratuar sayısı bir elin parmakları kadardı. Ben mesleğimde ilerleme kaydetmek amacıyla 1956’da yine Beyoğlu’nda, o zamanın en tanınmış teknisyeni Mahsis Bey’in yanında çalışmaya başladım. 1957 yılında babası da diş teknisyeni olan Leopold adlı bir meslektaşımla ilk laboratuarımızı açtık. 1959 yılına kadar şimdiki Ağa Camii arkasındaki yerimizde dişhekimlerine hizmet verdik ( O yıllarda ‘permili’ dişçiler adı verilen 1930 – 1933 yılları arasında bir defaya mahsus diş teknisyenlerine ağızda çalışma müsadesi verilmişti).
Bundan sonraki iki yılımı askerlik görevim nedeniyle Ankara’da geçirdim. Bu süre zarfında Gülhane Askeri Hastanesi ve Albay Hasip Altınsel’in muayenehanesinde mesleğimi icra etme fırsatı buldum. 1962’de İstanbul’a dönünce Beyoğlu Bekar Sokak’taki laboratuarımda 1969’a kadar çalışmaya devam ettim. 1969’da Almanya’ya gittim. Kostanz şehrinde dişhekimi Vural Öktem’le çalıştım ve ondan çok şey öğrendim. Mesleğime katkılarından dolayı kendisine teşekkürü borç bilirim. 1970’de Türkiye’ye dönerek bugün de halen faaliyet gösteren Dental Nakkaş Diş Protez Laboratuvarı’nı açtım Hedefim Avrupa standartlarında çalışmaktı. Bu amaçla her fırsatta yurt dışı fuarlara, seminerlere katılarak, yenilikleri takip ederek, çeşitli kurslara katılarak becerilerimi geliştirmeye çalıştım. Bu çerçevede 1973’de VİTA firmasının Söckingen’deki kursuna katılarak porselen çalışmalarıma başladım. Yurda dönerken silindir şeklindeki manuel sistem porselen fırınını getirdim (Sanırım Türkiye’deki ilk porselen fırınıydı). Bu fırında sadece Degusa’nın kıymetli metali ve platin folyo üzerine jacket porselen çalışılabiliyordu. Böylece Türkiye çapında dişhekimlerine hizmet veriyorduk. Ayrıca henüz bir diş teknisyenliği okulu olmadığı için laboratuarımız aynı zamanda bir okul gibiydi. Mesleğe yanımda çıraklıkla başlayarak; kalfalık, ustalık derken kendi laboratuarını açarak işine devam eden, halen yurdun pek çok yanında, hatta yurt dışında çalışan diş teknisyenlerinin sayısını ben bile hatırlamıyorum.
Bu konu açılmışken diş teknisyenliği eğitimine de değinmek istiyorum. Sağlık Bakanlğı’na bağlı iki yıllık eğitim veren okullardan mezun olanların yeterli bilgi ve beceri birikimine sahip olacağını hiç sanmıyorum (yurt dışında bu eğitim minimum dört yıldır). Her alanda olduğu gibi tıp, diş hekimliği ve diş teknisyenliğinde bilim ve teknolojideki gelişmelere bağlı olarak sürekli gelişmektedir. Artık lazer ve bilgisayarda diş laboratuvarında
Yerini almış ve pek çok meslektaşımız bu teknolojileri başarıyla kullanmakta hatta Fransa, Almanya gibi Avrupa ülkelerine de protez etmektedirler.
Hastanın memnuniyeti ve hekimin başarısı için diş teknisyeninin de bilgi ve birikiminin gerekliliğini bir kez daha vurgulamak isterim. Bu nedenle de diş teknisyenlerinin de mesleki olarak bir çatı altında toplanması yararlı olacaktır kanaatindeyim. Bu konuyla ilgili olarak Diş Teknisyenleri Derneği hakkında bilgi ve deneyimlerimi de aktarmak isterim. Derneğimiz İstanbul Diş Teknisyenleri Derneği ünvanı ile 1948’da 1219 sayılı Tababet ve Şuabat Sanatlarının Tarz-ı İcrasına dair yasanın 41. maddesine eklenen 7 ek V3 geçici maddesi uyarınca kurulmuştur. Ben de 1962 yılında derneğin 280 kütük numaralı faal üyesi olarak yönetim kurulunda görev aldım. Bu arada diğer illerde de kurulan dernekler de faaliyete geçti ve bu derneklerin birleşmesiyle ‘Türkiye Diş Federasyonu’ kuruldu. İki yıl federasyon başkanlığı yaptım. Daha sonra tüm federasyonlar devletçe kapatılınca yeniden ‘İstanbul Diş Teknisyenleri Derneği’ olarak benim başkanlığımda çalışmaya devam ettik. 21.06.1989’da Sayın Profesör Doktor Ercüment Konukman’ın girişimleri ile mevcut diş teknisyenlerine pratik ve teorik sınav sonucunda ‘Çapa Dişhekimlği Fakültesi’ tarafından ‘teknisyenlik’ belgesi verildi.
Diğer yandan 3975 sayılı yasaya göre 22.07.1989’da MEB tarafından İstanbul Umum Diş Protez Teknisyenleri Odası’nın çalışmaları ile 3308 sayılı yasa kapsamına alınarak Çıraklık Eğitimi başlatılmıştır ve daha sonra yurt geneline yayılmıştır.
Dental Labor dergisi, 1986 yılında Orhan Nağaşoğlu ile söyleşi yapmıştı
Dental Labor’un 1986 yılındaki 6. sayısında yarım sayfadan daha fazla bir bölüm Orhan Nağaşoğlu ile yapılan bir söyleşiyle ilgili habere yer verilmişti. Bu haberde de görüldüğü gibi daha o yıllarda diş teknisyenleri gelişmeye açık ve yenilikleri takip ediyorlardı. Aşağıda Dantal Labor’da yayınlanan yazının özetini bulacaksınız. Aynı yazının yanında Sultanahmet Camisi’nden de söz ediliyor.
“Az sonra ‘Mehmet Dental Labor diye bir levha gördüm ve malzeme satan bir Dental Depo bulmuş oldum Orada tanıştığım bir meslektaşın beni Nakkaş Diş Laboratuvarı’na götürdü. Sahibi Orhan Nağaşoğlu memnuniyetle sorularımı yanıtlarken, kusursuz Almanca konuşan kızı tercümanlığımızı yaptı. Bana ‘İstanbul Diş Teknisyenleri Derneği’ ve diğer kuruluşlar hakkında geniş bilgi verdi. Bunlar bizim serbest çalışan diş teknisyenlerinin ‘odaları’ ile mukayese edilebilir. Bir senedir İstanbul’da diş teknisyenleri okulu faaliyet sürmekte fakat henüz mezun vermemiş. Görebildiğim kadarı ile Türk meslektaşlarımız yeni gelişmeleri büyük bir ilgi ile takip ediyorlar. Bizler ileride bu meslektaşlarımıza ülkemizde uyguladığımız gelişme kurslarına katılma şansı tanıyıp, gelişmelerine katkıda bulunabiliriz.”