Dentiss Logo

Ödüllü yönetmen Nuri Bilge Ceylan’ın kardeşi dişhekimi Emine Ceylan:

"Ä°lk öykülerimden “Mısır Tarlası”, kardeÅŸim Nuri Bilge Ceylan tarafından filme çekildi. Yirmi yıla yakın süre diÅŸhekimliÄŸi yaptım, sanırım borcumu ödedim.” Emine Ceylan yirmi yıla yakın bir süre yaptığı diÅŸhekimliÄŸinin ardından fotoÄŸraf ve edebiyata ağırlık verdi. Pek çok sayıda kiÅŸisel ve karma sergi açan Ceylan, son olarak geçtiÄŸimiz NisanÂ’da kardeÅŸiyle birlikte babaları Mehmet Emin Ceylan’ın 86. doÄŸum yıldönümü nedeniyle “Babam İçin” isimli fotoÄŸraf sergisi açtılar.
03.06.2008       13.54.49

"Ä°lk öykülerimden “Mısır Tarlası”, kardeÅŸim Nuri Bilge Ceylan tarafından filme çekildi . Yirmi yıla yakın süre diÅŸhekimliÄŸi yaptım, sanırım borcumu ödedim.” Emine Ceylan yirmi yıla yakın bir süre yaptığı diÅŸhekimliÄŸinin ardından fotoÄŸraf ve edebiyata ağırlık verdi. Pek çok sayıda kiÅŸisel ve karma sergi açan Ceylan, son olarak geçtiÄŸimiz NisanÂ’da kardeÅŸiyle birlikte babaları Mehmet Emin Ceylan’ın 86. doÄŸum yıldönümü nedeniyle “Babam İçin” isimli fotoÄŸraf sergisi açtılar.  Babalarının her yönüyle örnek bir insan olduÄŸunu vurgulayan Emine Ceylan, sergiledikleri fotoÄŸraflarla hem ona duydukları sevgiyi dile getirdiklerini hem de böyle bir kiÅŸiliÄŸi topluma tanıtmayı amaçladıkları söylüyor. Ceylan ile asıl mesleÄŸi olan diÅŸhekimliÄŸini neden bıraktığını, fotoÄŸraf tutkusunu, babası için kardeÅŸiyle hazırladıkları sergiyi ve babasını konuÅŸtuk. 

 

 

Emine Ceylan 1955 yılında İstanbul’da doğdu. 1979’da Marmara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi’ni bitiren Ceylan 1980-1999 yıllarında dişhekimi olarak çalıştı. 1984 yılında fotoğraf çekmeye başlayan Emine Ceylan hayatında fotoğrafla dişhekimliğini uzun yıllar bir arada götürdü. Sadece siyah beyaz fotoğraf çeken sanatçı, 2007 yılına kadar fotoğraflarını yalnızca karanlık odada üretti. Bir yıl kadar Yıldız Teknik Üniversitesi Fotoğraf Bölümü’nde karanlık oda dersleri verdi. Mesleği bıraktıktan sonra fotoğrafın yanı sıra edebiyatla da ilgilenmeye başladı.

 

Dişhekimliğini çok sevdi

 

Dişhekimliğini çok sevdiğini söyleyen Emine Ceylan mesleğini neden bıraktığını şöyle açıklıyor:

“Dişhekimliği fakültesini bitirdikten sonra yurtdışına gittim. Orada mesleğimi yapmak istiyordum. Yaklaşık iki yıla yakın bir süre kaldıktan sonra tekrar Türkiye’ye döndüm ve hiç vakit kaybetmeden 1982 yılında Bakırköy’de kendi muayenehanemi açtım. 1998’e kadar muayenehanemde mesleğe devam ettim. Cihangir’de oturuyordum. Çocuğum dünyaya gelmişti ve başka uğraşlarım vardı. Biraz zorlamaya başlamıştım. İlk etapta kapatma niyetim yoktu. Muayenehaneyi oturduğum semte taşımayı düşünüyordum. Hatta alet ve cihazlarımı sakladım. Fakat yapmadım ve iki yıl önce elden çıkardım. O ana kadar gerçekten de mesleğimi yapmayı düşünüyordum. Çünkü iyi bir hekimdim ve mesleğimi çok seviyordum. Hatta hala bazı hastalarım beni ararlar. Ama onlar da artık bıraktığıma inandılar. Ama şuna inanıyorum ki eğitimini aldığım bu mesleği 20 yıla yakın süredir yaptım. Sanırım borcumu ödedim”.

 

Fotoğraf merakı babasının hediye ettiği makineyle başladı

  Emine Ceylan mesleÄŸi olan diÅŸhekimliÄŸini yaparken fotoÄŸrafı asla ihmal etmedi. YoÄŸun temposunun içinde fotoÄŸrafa da önemli bir zaman ayırmış. FotoÄŸrafa olan sevgisi ise geçmiÅŸ yıllara dayanıyor. Baba Mehmet Emin Ceylan’ın AmerikaÂ’dan gelirken çocukları için küçük bir fotoÄŸraf makinesi getirmiÅŸ. Ä°lk baÅŸlarda kardeÅŸi olan ünlü yönetmen Nuri Bilge Ceylan makineyi kullanıyordu. Emine Hanım da bu duruma kayıtsız kalamayarak makineyle oynamaya baÅŸladı. Zamanla kardeÅŸinin gittiÄŸi BoÄŸaziçi Ãœniversitesi FotoÄŸraf Kulübü’ne gitmeye baÅŸladı. Burada karanlık odada çalıştı. Yurtdışına gittiÄŸinde Minolta marka bir fotoÄŸraf makinesi aldı. Ä°lk yıllarda renkli çekimler yaptı. TürkiyeÂ’ye dönüp muayenehane ortamında çalıştığı sırada siyah-beyaz fotoÄŸrafa merak saldı. Ceylan bu dönemde ağırlıklı olarak portre ve manzara fotoÄŸrafları çekti. Portrelerini çektikleri arasında hastaları önemli yer tutuyordu. Bu yıllarda deÄŸiÅŸik baskı tekniklerini öğrenen Ceylan böylece farklı görüntüler geliÅŸtirdi. Ancak Emine Ceylan fotoÄŸrafa tam anlamıyla baÅŸlama tarihi olarak 1984 yılını gösteriyor. ÇektiÄŸi fotoÄŸrafları da sergilemeye baÅŸlıyor. Ceylan bu konuda ÅŸunları söylüyor:

 

“Karanlık odaya başlama tarihi 1984’tür. Hemen ilk baskılarımı da sergilemek istedim. İlk sergimi 1986’da Fransız Kültür Merkezi’nde açtım. Şu ana kadar 11 kişisel sergi açtım. Karma sergilerimin sayısını tam olarak hatırlamıyorum. Kardeşim Nuri Bilge Ceylan ile beraber hazırladığımız “Babam İçin” isimli sergiden önce geçtiğimiz Kasım’da Nazım Hikmet Kültür Vakfı’nda “Kimesne” adlı bir sergim vardı. Kimesne Osmanlıca bir sözcük olup kimse anlamına gelmektedir. İnsanların yalnızlığı konusuna vurgu yapmak ve yansıtmak istemiştim”.

 

Babaları için fotoğraf sergisi açtılar

  Emine Ceylan ve Nuri Bilge Ceylan’ın çektiÄŸi fotoÄŸraflardan oluÅŸan “Babam İçin” fotoÄŸraf sergisi 1-19 Nisan 2008 tarihlerinde TeÅŸvikiyeÂ’deki Ä°stanbul Milli Reasürans Sanat GaleriÂ’nde sergilendi. Ä°ki kardeÅŸin babaları Mehmet Emin Ceylan’ın 86. doÄŸum yıldönümü olması sebebiyle açtıkları sergide 36 fotoÄŸraf yer aldı. Emine Ceylan, “İkimiz de fotoÄŸrafçı olduÄŸumuz için yakın çevremizdekilerin fotoÄŸraflarını zaten çekerdik. Elimizde geçmiÅŸ yıllardan çok sayıda malzeme vardı. Ama sergiyi bu çektiklerimizden hazırlamadık. Birkaç yıldır babam için bir ÅŸey yapmayı düşünüyorduk. Geçen yıl sergi kararını verip galeriyle anlaÅŸtıktan sonra çalışmalarımı hızlandırdım. FotoÄŸraflarımın hepsi 2007 tarihlidir. KardeÅŸimin fotoÄŸrafları ise son iki yılı kapsıyor. Yani bu proje için çekilmiÅŸ özel fotoÄŸraflardan oluÅŸturduk. Sergide toplam 36 fotoÄŸraf vardı. Yarısını ben diÄŸer yarısını da kardeÅŸim çekmiÅŸti. Esasında daha fazla fotoÄŸrafımız vardı ama eleme yapmamız gerekiyordu. Benim fotoÄŸraflarım siyah beyaz, kardeÅŸiminkiler ise renkliydi. Analog olarak çektim. Yani film kullandım. Taradıktan sonra dijital ortama geçirerek bastım. Bilge ise çekimlerini dijital fotoÄŸraf makinesiyle gerçekleÅŸtirdi. Dolayısıyla fotoÄŸraflar renkli. Bir ya da iki fotoÄŸrafımı dijitalde renklendirdim, ama bu renkli çekim deÄŸildi” diyor. Ceylan siyah beyaz fotoÄŸrafların daha dramatik bir anlatım yarattığını ve daha artistik bir hava oluÅŸturduÄŸunu düşünüyor. Ona göre renkli ve siyah beyaz çekimler fotoÄŸrafa farklı anlamlar yükleyebiliyor.

 

Peki Emine ve Nuri Bilge Ceylan kardeşler için büyük önem taşıyan ve adına sergi açtıkları babaları Mehmet Emin Ceylan kim? Bunun için kısaca Mehmet Bey’in yaşam öyküsüne göz atmak gerekiyor.

 

Baba Ceylan 1922 Nisan’ında Çanakkale Yenice Çakıroba Köyü’nde dünyaya geldi. Üç erkek kardeÅŸim en büyüğüydü. Yoksul bir aile ortamında büyüdü. YeniceÂ’de ilkokulu, BigaÂ’da ortaokulu okuduktan sonra liseyi Balıkesir Lisesi2nde tamamladı. Liseden sonrası ziraat fakültesinde okumak istiyordu. Bu isteÄŸini de gerçekleÅŸtirdi. Ankara Ãœniversitesi Ziraat FakültesiÂ’ni bitirdi. O yıllarda devletin fakir öğrencilere yaptığı yardımdan ona da bir siyah palto düşmüştü. Sessiz, konuÅŸmayı pek sevmeyen bir gençti. 1952 yılında Nevruzlu Fatma Bodur ile evlendiler. Ä°ki yıl sonra ise devletin açtığı Ä°ngilizce sınavını kazanarak ABDÂ’ye gitti. Arkasında genç karısı ve doÄŸmamış bebeÄŸini bırakmıştı.  AmerikaÂ’da geçirdiÄŸi bir yıl hayatında yepyeni bir dönem açtı. Mehmet Emin Ceylan ülkenin geliÅŸmiÅŸlik seviyesi ve özgürlük ortamından çok etkilendi. ÇeÅŸitli bölgeleri ve üniversiteleri dolaÅŸarak ziraat konusundaki geliÅŸmeleri yakından inceledi. TürkiyeÂ’yi anlatan konferanslar verdi. Amerika dönüşünde YeÅŸilköyÂ’deki Zirai AraÅŸtırma Enstitüsü’nde çalışmaya baÅŸladı. 1959 Ocağı’nda oÄŸlu Nuri Bilge Ceylan dünyaya geldi. Üç yıl sonra Mehmet Emin Ceylan YeniceÂ’ye yerleÅŸti. Kendi memleketine yararlı olmak istiyordu. Çocukları Emine ve Nuri Bilge eÄŸitimlerini tamamlamak için anneleriyle birlikte 1970Â’lerin başında Ä°stanbulÂ’a gittiler. Mehmet Bey ise tayinini yaptıramadığı için memleketinde kalıyor ve kendine tabiatın içinde bir hayat kuruyordu. Yıllar sonra sinemaya meyleden Nuri Bilge Ceylan, anne ve babasını oynattığı kısa filmi “Koza” ve çocukluklarını anlattığı “Kasaba”nın ardından odağına babasını yerleÅŸtirdiÄŸi “Mayıs Sıkıntısı”nı çekecekti. Bu deneyim baba Ceylan için bambaÅŸka bir deneyim olmuÅŸtu.

 

Babam örnek bir insandır

  Emine Ceylan, babası Mehmet Emin Ceylan’ın Türkiye CumhuriyetiÂ’nin kurulduÄŸu tarihlerde doÄŸduÄŸuna dikkat çekiyor. Ceylan, “Babam her alanda yapılan devrimleri yaÅŸayarak ve görerek büyümüş. Dolayısıyla bugünkü kuÅŸaklarla arasında büyük farklılıklar var. O günlerde edindiÄŸi idealleri hiç yitirmedi. Tutkularının karşılığını bulmuÅŸ ya da bulamamış ama ideallerini hep koruyabilmiÅŸ. Hep aydınlık fikirlere sahip bir kiÅŸilikti. Örnek bir insandı. Yoksul bir aileden gelmesine raÄŸmen müthiÅŸ bir irade göstererek kendini geliÅŸtirmesi tek başına ABDÂ’lere kadar gitmesi herkesin yapabileceÄŸi ÅŸeyler deÄŸil. Dürüst biriydi, kimseden bir beklentisi asla olmadı. Yani babamızın olmasının ötesinde bir kiÅŸiydi. Sessiz ve sakin biriydi. Ä°dealist bir insan olmasına raÄŸmen karşılığını alamaması belki de onda bir hayal kırıklığı yarattı. Bu da yalnız bir hayatı seçmesinde etkili olmuÅŸ olabilir. Böyle bir karakterin ilginç olduÄŸunu ve topluma tanıtılması gerektiÄŸine inandık. Babam memlekette uzun süre yalnız kaldı. Orada kendine özgü bir dünya kurdu. Bizim kafamızda babamın o yalnız dünyası çok belirgindi. Yani babamı babam yapan asıl özelliÄŸe vurgu yapmak istedik. Yoksa tabii ki eÅŸi, çocukları ve torunları var. Bu sebeple fotoÄŸraflarda babam hep yalnız gözüküyor” ÅŸeklinde konuÅŸuyor.

 

Fotoğraflar doğal ortamlarda çekilmiş. Mehmet Emin Ceylan’ın tarlada çalıştığı ya da kapı tamir ettiği sırada çekilen fotoğrafları var. Emine Ceylan proje kapsamında birçok fotoğraf çektiklerini söylüyor. Bunların sadece küçük bir bölümü sergilendi. Fakat Ceylan çekilen tüm fotoğraflarla ileride bir kitap yayınlayabileceklerini ifade ediyor.

 

Emine Ceylan dişhekimliğini bıraktıktan sonra fotoğrafın yanı sıra edebiyatla da ilgilenmeye başladı. Çocukluk günlerinden esinlenerek yazdığı ilk öykülerinden “Mısır Tarlası”, kardeşi Nuri Bilge Ceylan tarafından 1997 yılında filme çekildi. Öyküleri 2007 yılında “Kış Yolculuğu” adı altında yayımlandı. Bunun dışında üç fotoğraf kitabı bulunuyor. Ayrıca sergi albümleri de mevcut.

 

Dişhekimleri değişik uğraşlar bulmalı

  20 yıla yakın bir süre diÅŸhekimliÄŸi yapan Emine Ceylan genç hekimlerin muayenehane açmaktan korkmamaları gerektiÄŸini düşünüyor. MesleÄŸin esas olarak muayenehane pratiÄŸinde öğrenilebileceÄŸini savunuyor. Muayenehanesi olan diÅŸhekimlerinin yeterli boÅŸ vakit bulabileceÄŸini, bu zamanları çeÅŸitli uÄŸraÅŸlarla deÄŸerlendirebilecekleri belirten Ceylan sözlerine şöyle devam ediyor: “Muayenehaneler belli bir süreden sonra hekimi köreltebiliyor. Çünkü sabahtan akÅŸama kadar kapalı bir yerde bulunmak durumdasınız ve geliÅŸmeleri kendi kendinize takip etmeniz gerekiyor. Bu sebeple farklı ÅŸeylerin yapılmasında fayda var. Hekimler bu ÅŸekilde streslerini de azaltabiliyorlar. Zaten çeÅŸitli yan uÄŸraÅŸları olan birçok diÅŸhekimi mevcut”.   Ropörtaj: Özgür Çilek  

YASAL UYARI: Bu yazı/haber/makalenin bütün yayın ve çoğaltma hakları VESTİYER YAYIN GRUBU'na aittir. Kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen iktibas edilmesi yasaktır.
Reklam
Reklam

Yorum Ekle
Copyright © Vestiyer Yayın Grubu, 1989-2021. Tüm Hakları Saklıdır.