Bahri Toygar anısına her yıl gerçekleştirilen "Bahri Toygar Sempozyumu" çerçevesinde bu yıl "şeker hastalığı" her yönüyle irdelendi. Devlet Su İşleri salonunda gerçekleştirilen konferansta konuşan Adana Başkent Üniversitesi Endokrinoloji ve Metabolizma Ana Bilim Dalı Öğretim Görevlisi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Melek Eda Ertörer, dünyada ortalama yüzde 2.5 oranında görülen şeker hastalığının Türkiye'de yüzde 7.2, Akdeniz Bölgesi'nde ise yüzde 11.6 oranında görüldüğünü söyledi. Hastalığın dünya ortalamasına göre Türkiye'de ve Akdeniz Bölgesi'nde artış göstermesinin "beslenme kültürünün" bir sonucu olduğunu vurgulayan Ertörer, şeker hastalığının insülin adlı hormonun eksikliği veya etkisinin yetersizliği nedeniyle ortaya çıkan önemli bir sağlık sorunu olduğunu kaydetti.
Dünyadaki körlük, böbrek yetmezliği ve bacak kesilmelerinin çoğunun sebebinin şeker hastalığı olduğunu ifade eden Ertörer, "Diyabetin bazı erken belirtileri vardır. Kan şekeri yüksek olan kişilerde yorgunluk, halsizlik, iştahsızlık, sık idrara çıkma, susama, yara ve berelerin uzun zamanda iyileşmesi gibi belirtileri vardır. Tedavide ilk adım ise hastanın ve yakınlarının bilinçlendirilmesidir. Bu amaçla hasta-aile-hekim-eğitim hemşiresinin uyum içinde, ortak çalışması gerekir. İlaçların yanı sıra düzenli
beslenme, fiziksel aktivite ve ideal kilonun korunması tedavide yaşamsal noktalardır" dedi.
Dişhekimi Ufuk Turgut ise, kontrol altında olmayan şeker hastalığının genel anlamda vücut direncini düşürerek ağız ve diş hastalıklarına zemin hazırladığını söyledi. Düzenli şeker kontrolü ve iyi bir ağız bakımı gerçekleştirilirse zararın en aza indirilebileceğine işaret eden Turgut, şunları söyledi:
"Şeker hastalığının belirtilerinden biri olan ağız kuruluğu çürük oluşma sıklığını arttırır. Çünkü tükürük, çürüğe karşı etkin bir maddedir. Ayrıca şeker hastalarında tükürüğün daha yapışkan olması da bakteri plağı birikimini arttırır. Bakteri plağının artması çürüğün yanı sıra dişeti hastalıklarına da uygun bir ortam hazırlar. Şeker hastalarında dişi yerinde tutan periodontal dokular ve alveol kemiğinde de tahribat olur. Dişlerin sallanması ve zamanla çekilmek zorunda kalması bu yüzdendir" diye konuştu.
Şeker hastalarının düzenli olarak ağız bakımlarını yapmaları ve dişhekimlerini daha çok ziyaret etmeleri gerektiğini söyleyen Turgut, "Dişhekiminize gitmeden kullandığınız ilaçları düzenli olarak alıp almadığınızı bir kez daha düşünür, diyetinize dikkat edin."
Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Okan Toygar ise, şeker hastalığının kontrol altında tutulmadığı takdirde gözün retina tabakasını etkileyerek kalıcı körlüklere neden olabileceğini söyledi. Hastalığın 40-65 yaş grubunda bir numaralı körlük nedeni olduğunu belirten Toygar, "Tüm şeker hastalarının yüzde 25'inde çeşitli evrelerde retinopati görülür. Şeker hastalığının uzun süredir olması, kontrol altında olmaması, hastanın aynı zamanda hipertansiyonun olması retinopati gelişimini arttırır. Şeker hastalarında
gözde oluşabilecek olan hasarın başladığını veya başlayacağını gösteren bir belirti yoktur. Belirtiler hissedildiği zaman ise geç olabilir. Bu nedenle şeker hastalarının düzenli aralıklarla göz doktoruna gitmesi büyük önem taşımaktadır. Uygun takip ve tedavi ile körlüklerin yüzde 90'ı önlenebilir" şeklinde
İHA