Dişhekimi Sengül Tanyeri, sahibi olduğu Dentra Ağız ve Diş Sağlığı Kliniğinde butik bir çalışma modelini benimsemiş ve klinikte sıcak ve samimi bir ortam oluşturabilmek için her türlü ayrıntıyı göz önünde bulundurmuş. Duvarların rengi, yine duvarlardaki yağlı ve sulu boya tablolar, çalınan müzikler bu detaylardan sadece bazıları. Kliniğinde düşündüğü çoğu şeyi gerçekleştirdiğini belirten Sengül Tanyeri, hastalarının çoğunun klinikteki ortamdan dolayı mutlu ve huzurlu olduğunu söylüyor.
Sengül Hanım kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
İstanbul doğumluyum. Babamın görevinden dolayı uzun yıllar Anadolunun değişik yerlerinde bulundum. İlkokula erken yaşlarda başladığım için henüz 16 yaşındayken İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesine girdim. Fakülteden 1981 yılında mezun oldum ve o tarihten bugüne serbest dişhekimi olarak mesleki hayatıma devam ediyorum. Uzun yıllar İstanbul Dişhekimleri Odasında (İDO) çalışmalarda bulundum. Daha çok sosyal projelerde görev aldım.
Sahibi olduğunuz Dentra Ağız ve Diş Kliniğinin tarihçesinden söz ederek kliniğinizi tanıtabilir misiniz?
Uzun yıllardan beri Kadıköy Bahariye Caddesi üzerinde bulunan kliniğimde hizmet veriyordum. Biraz daha geniş kapsamlı çalışabilmek amacıyla şu anda bulunduğumuz kliniğe geçmeyi düşündüm. Çalışma sistemimizi daha çok butik bir çalışma olarak tanımlıyorum. Hastalarımla geliştirdiğimiz sıcak bir ilişkimiz var. Bir bakıma aile dişhekimliği hizmeti verdiğimizi söyleyebilirim. Klinik tarzı kalabalık ortamlarda ağız ve diş sağlığı hizmeti vermek bana pek doğru gelmiyor. Hastalarımla birebir ilgilenmeyi, onların ihtiyaçlarına cevap vermeyi çok seviyorum. Dolayısıyla kliniğim bunlara dikkat ederek tasarlandı. Buraya geçmeye karar verdiğimde bina boştu ve epey tadilata ihtiyacı vardı. Bina eski bir yapı, bu nedenle tavan yükseklikleri yeni inşaatlara göre çok fazla. Bu bize tavanlarda ışık sistemleri için kademeli alanlar yaratma imkanı verdi. Spot ışıklarla gözü yormayan aydınlık alanlar elde ettik. Mimar bir arkadaşımla yaptığımız çalışmalar sonucu kliniğin planları çizildi. Altı aylık bir çalışmadan sonra inşaat başladı ve bir yıl sürdü. Alt yapı sistemleri, ısıtma soğutma sistemleri kliniğin tabanının ızgaralı sistemle yükseltilmesiyle alttan veya tavandaki yükseltmelerin içinden geçirilerek gizlendi. Binanın yapısı gereği ortaya çıkan nişleri aynalarla kaplayarak derinlik hissi veren alanlar yaratmayı amaçladım. Unutmadan söylemekte yarar var, burayı tercih etmemizde rol oynayan sebeplerden biri de civarda park sorununun olmamasıdır. Yakınımızda birkaç otopark bulunuyor. Bundan ötürü uzak yerlerden birçok hastamız rahatlıkla kliniğimize gelebiliyor.
Kliniğimizde her türlü dişhekimliği hizmetini veriyoruz. İmplant, lazer tedavisi gibi günümüzün ileri tekniklerini kullanıyoruz. Ortodontik tedaviler için uzman bir ortodontist , endodontik tedaviler için de diğer bir hekim arkadaşımız part-time olarak bizimle çalışıyor. Görüntülemede çalışma odalarındaki monitörlerle radyografi üzerinde
Değerlendirme ve hasta bilgilendirme yapabildiğim gibi hastalar TV olarak da bunlardan faydalanabiliyorlar.
Muayenehane ya da kliniklerdeki en önemli konuların başında ergonomi ve sterilizasyon geliyor. Kliniğinizde bunları sağlamak için neler yaptınız?
Uzun yıllardır klinisyen dişhekimi olmanın getirdiği deneyimlerden kliniğimizin kurulum aşamasında çok yararlandım. En kolay ve pratik biçimde nasıl çalışabileceğimizi planladık. Hekim, yardımcı personel ve hastaların rahatlıkla hareket edebilmesini, ünit ve dolapların yerlerini en ince detaylarına kadar düşündük. Bu aşamada mimarımızın verdiği destek bana çok yardımcı oldu. Bunun yanı sıra aletlerimizi seçerken ergonomik olmasına dikkat ettik.
Sterilizasyona büyük önem veriyorum. Otoklav sistemimiz ile sterilizasyon yapıyoruz. Aletlerimiz kullanımdan sonra ilk olarak vakumlu su sistemleriyle temizleniyor. Daha sonra poşetlenerek otoklavda yeniden sterilize ediliyor. Ortam her zaman özel dezenfektanlarla temizleniyor. Bunu mutlaka düzenli olarak yapmaya çalışıyoruz. Zaten kliniğin temiz olması da hastalarımız tarafından fark ediliyor ve takdir görüyor.
Genellikle hastalar muayenehanelere belirli korku ve kaygılarla gitmektedirler. Siz bu korkuları azaltmak ve hastalarınızı rahatlatmak için kliniğinizde nelere dikkat ettiniz?
Buna çok dikkat ettiğimi söyleyebilirim. Klinikte sıcak bir ortam yaratmak için en başta duvarların rengini doğru seçmeye özen gösterdim. Duvarlarımız boyanırken kum grisine yakın bir renk kullanıldı. Gerçekten yumuşak bir renk. Bunun yanında soft müzikler çalıyoruz. Yani hem görsel hem de işitsel olarak hastalarımızın kendilerini huzurlu bir ortamda bulunduklarını hissetmelerini arzuluyorum. Bence en zor gidilen hekim grubu dişhekimleridir. Çünkü lokal anestezi yapılan tedaviler hastalara zor geliyor. Ayrıca çalışırken kullandığımız alet ve cihazların sesleri kabul etmek gerekir ki hoş olmuyor. Bu yüzden yeni hastalarımızdan bazıları ağızlarındaki birçok çalışmayı tek seansta bitirmemizi isteyebiliyorlar. Ancak zaman geçtikçe hastalarımızın bu kaygılarında azalmalar görmekteyim. Özellikle randevu almak için çaba sarf ediyorlar. Bunun altında klinikte yarattığımız ortamın sıcaklığı yatıyor. Kendilerini bir dişhekimi muayenehanesinden ziyade yakın bir arkadaşının evinde ya da ofisinde hissettiklerini söyleyenler bile var. Bu da beni çok mutlu ediyor.
Duvarlarınızdaki yağlı ve sulu boya resimler dikkat çekiyor. Bunların hikayesi var mı?
Duvarlardaki yağlı boya tablolar Ressam Yakut Kalkavanın eserleridir. Kliniğim yapım aşamasında iken bir sergide görmüştüm. Resimleri insanı rahatlatan, sanki ruhu okşayan niteliktedir. Kafamda tasarladığım kliniğe çok uygun olduğunu düşündüm. Yine duvarlarda sulu boya resimler de mevcut. Bunlarda çok değerli yapıtları olan Akif Dai Hocanın çalışmalarıdır. Resimler kliniğimize görsel açıdan büyük zenginlik kattı. Küçük bir galeri havası veriyor. Zaten dişhekimliği ile sanatın birbirine çok yakın olduğunu düşünüyorum. Her iki alanda da el becerisi ve estetik bakış açısı çok ileri seviyededir.
Kliniğinizi tasarlarken hayal ettiklerinizin ne kadarını başardınız?
Düşündüğümüz çoğu şeyi gerçekleştirdiğimiz kanaatindeyim. Tabii ki yapının elverdiği kadarını yapmaya çalıştık. Hastalarımız da genel olarak burada kendilerini mutlu ve rahat ortamda hissettiklerini dile getiriyorlar. Sekretarya bölümümüzden her türlü konuda bilgi edinebiliyorlar. Bizimle birlikte çalışan yardımcı personelimiz hastalarımıza yakın ilgi göstererek her türlü sorularına yanıt vermeye çalışıyor. Özetle ne planladıysak yerine getirmeye çalıştık.
Muayenehane açmayı düşünen meslektaşlarınıza hangi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
İlk önce mesleklerini sevmeleri gerekiyor. Eğer işin içinde sevgi yoksa o meslekte başarılı olmak zorlaşıyor. Çalışacakları yerlerde sterilizasyona ve ergonomiye dikkat etmelerini söylemek isterim. Muayenehanelerinin rahat çalışabilecekleri mekanlarda olması hem mesleklerini keyifli şekilde icra etmelerini hem de hasta memnuniyetini sağlayacaktır. Yurtdışındayken meslektaşlarımızın çalışma sistemlerini inceleme fırsatım olmuştu. Her zaman için yumuşak ortamlar yaratmışlar. Hastane tarzı muayenehaneler bana daha itici geliyor. Zaten bu tarz yerler gergin olan hastalar üzerindeki stresi daha da artırıyor.