Yeditepe Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi
Kurulduğu 1996 yılından beri Yeditepe Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi, eğitimde ve hasta hizmetlerinde kaliteden taviz vermiyor. Fakültenin, hayalini kurduğu ideal dişhekimliği eğitimini sunduğunu belirten Yeditepe Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Türker Sandallı, 'Öğrencilerimiz bizi bilinçli olarak tercih ediyorlar. Türkiye'nin en pahalı fakültesini tercih ettiklerinde, en iyi eğitimi en mükemmel olanaklarla alacaklarını biliyorlar. Mezunlarımızın çoğu master ve doktora programlarımıza katılıyorlar. Bu programları bitirenlerden en iyilerini öğretim görevlisi olarak kadromuza alıyoruz. Artık kendi öğretim üyemizi kendimiz yetiştiriyoruz' diyor.
Yeditepe Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Türker Sandallı Niğde'de doğdu. 1968'de İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi'nden mezun oldu ve aynı fakültenin Ortodonti Anabilim Dalı'nda çalışmaya başladı. 1969'da Milli Eğitim Bakanlığı ve British Council burslarını kazanarak İngiltere'ye gitti. Londra Üniversitesi'nde Ortodonti ihtisası yaptı. Yurda dönüşte Marmara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi'nde görev aldı ve uzun yıllar burada Ortodonti Anabilim Dalı Başkanlığı'nı yaptı. 1981'de İstanbul Üniversitesi'nde Doçent, 1987'de de Marmara Üniversitesi'nde Profesör oldu. 1996 yılında Yeditepe Dişhekimliği Fakültesi'ni kurdu ve halen bu fakültenin dekanı olarak görev yapıyor. Türker Sandallı 1996 dan bu yana ayrıca Üniversiteler Arası Kurul ve Tıp Sağlık Konseyi üyeliklerini de yürütmektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır.
Sayın Sandallı, uzun yıllar boyunca devlet üniversitelerinde görev aldıktan sonra Yeditepe Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi'nin kuruluşunda önemli çalışmalarınız oldu. Bu süreci ve fakültenizi anlatabilir misiniz'
Görev aldığım devlet dişhekimliği fakültelerinde istediğimi bulamayıp ideallerimi gerçekleştirememenin üzüntüsünü yaşarken kafamda sürekli olarak ideal bir dişhekimliği fakültesi kurmanın hayali vardı. Her yurtdışına çıkışımda dişhekimliği fakültelerini gezer, fotoğraflar çeker, video kayıtlarını alır ve hayallere dalardım. 1996 yılında Yeditepe Üniversitesi kurulurken bu hayallerimi gerçekleştirme fırsatı buldum ve dişhekimliği fakültesini kurdum. Bunun için hep şükrederim. Bugün dünyanın en iyi fakültelerinden biri oldu. Yurtdışından gelen önemli fakültelerin dekanları ve öğretim üyeleri gördüklerine inanamıyorlar ve bu da beni çok mutlu ediyor. Tabii bunu ben tek başıma başarmadım. Yeditepe Dişhekimliği Fakültesi'ni 10 yıl gibi kısa bir zamanda bugünlere taşıdıkları için Sayın Bedrettin Dalan olmak üzere, kurucu ekibime ve değerli hocalarıma müteşekkirim. Bana göre başarımızın sırrı sadece kendimizle yarışmakta yatıyor. Çünkü başkalarıyla değil de kendileriyle yarışanlar hep birinci gelirler.
Aradan geçen 10 yılda fakülte olarak hangi çalışmaları yaptınız?
10 yıl önce dişhekimliği eğitiminde ve hasta hizmetlerinde önce kalite prensibiyle yola çıkmıştık. Süreç içerisinde bu prensibimizden hiçbir şekilde taviz vermedik. Öğrencilerimizin dünya standartlarına göre en iyi şekilde yetişmesi ve hastalarımızın memnuniyeti temel ilkemiz oldu. Devamlı bunun için çalıştık. Hep kendimizle yarıştık. Aldığımız İSO 9001 ve 9002 Avrupa Kalite Güvence Belgeleri, kurduğumuz robot hasta klinikleri, eğitimde akreditasyon çalışmaları, master ve doktora programları, çağdaş hasta klinikleri hep bu uğurda düşünüldü ve başarıldı. SWOT analizleriyla öğrenci, öğretim üyeleri ve çalışanlarımızı, memnuniyet formlarıyla da hastalarımızı devamlı kontrol ederek zayıf taraflarımızı gözden geçirdik ve bunları düzeltme yoluna gittik. Çalışan personelimizin ve öğretim üyelerimizin maddi olanaklarını azami düzeye getirdik. Herkese özel sağlık sigortası yaptırdık. Diledikleri hastanelerde kendilerini ve ailelerini tedavi ettirebiliyor ve bunun için ücret ödemiyorlar. Çalışan personelimizin yol paralarını ve yemeklerini karşılıyoruz. İşçi - işveren ilişkisinde değil, bir aile ortamında çalışıyoruz. Herkes birbirine sevgi ve saygı duyuyor. Birimizin derdi hepimizin, yine birimizin başarısı hepimizin başarısı oluyor. Ne yazık ki senelerce çalıştığım devlet dişhekimliği fakültelerinde hep özlemini çektiğim bir ortamdı. İşte başarılarımızın nedenlerinden birisi de böyle bir ortamda çalışmak oldu. On yıl içerisinde Yeditepe Dişhekimliği ailesinin nüfusu da arttı. 301 lisans, 98 yüksek lisans öğrencimiz var. Akademik kadromuzda 10 profesör, 9 doçent, 34 yardımcı doçent, 4 öğretim görevlisi ile hizmet veriyoruz. 85 çalışan personelimiz var. Bütün dersliklerimiz, laboratuvarlarımız, konferans salonumuz kamera ve ses düzeni ile kliniklere bağlı. Öğrencilerimiz oturdukları yerden öğretim üyelerinin yaptıklarını izleyebiliyor ve onlara soru sorup cevaplarını alabiliyorlar. Bu da eğitimde çıtayı yükseltmemizde yardımcı olan bir yenilikti. Kurulurken en büyük amaçlarımızdan birisi de çevremizdeki hekimlere katkıda bulunmaktı. Aslında bunu her dişhekimliği fakültesinin yapması gerekiyor. 10 yılda pek çok seminer, konferans, kurs ve kongrelerle bu uğurda da üzerimize düşen görevi başarıyla yerine getirdik ve getirmeye de devam ediyoruz. Ayrıca bir konsültasyon kliniğimiz var. Meslektaşlarımız muayenehanelerinde teşhis ve tedavilerinde zorlandıkları hastalarını bize getirip öğretim üyelerimizden görüş alabiliyorlar. Bütün bu hizmetlerimizden ücret almıyoruz.
Türkiye'de diş hekimliği eğitimi hakkında neler düşünüyorsunuz?
Türkiye'de dişhekimliği eğitimi son senelerde çok gelişti. Mevcut bütün fakültelerde öğrencilerimiz en iyi eğitimi alabiliyorlar. Bütün fakülteler akreditasyon çalışmalarını süratle yürütürken eğitimlerini yeni baştan düzenliyorlar. Bu çalışmaların neticeleri de tabiî ki öğrencilere yansıyor. Bence çok kaliteli öğretim elemanlarının olması ve simülasyon laboratuvarlarının da kurulmasıyla Türk Dişhekimliği eğitiminin Avrupa ve Amerika'dakinden hiç de aşağı kalır tarafının olmadığını düşünüyorum. Mezuniyet sonrası eğitimin de çok yararlı olduğuna inanıyorum. Mezun olan meslektaşlarımızın yurtiçi ve dışı seminer, konferans, kurs ve kongrelere sürekli olarak katılmaları kendilerini süratle değişen dişhekimliği teknolojisine adapte etmeleri şart. Ancak bu sayede Türk Dişhekimliği dünya ile boy ölçüşecek seviyeye gelir.
Günde ortalama kaç hastayı tedavi ediyorsunuz?
Yaklaşık 400 - 450 hastaya bakabiliyoruz. Hastalarımızın çoğunluğunu her dişhekimliği fakültesinde olduğu gibi Emekli Sandığı ve kurum sevkli hastalarımız teşkil ediyor. Şimdilik SSK. ve Bağ-Kur'lulara hizmet vermiyoruz.
Fakültenizde koruyucu hekimliğe yönelik çalışmalar yapılıyor mu?
Koruyucu hekimlik çalışmalarına çok önem veriyoruz. Fakültenin tüm anabilim dallarında, o branşla ilgili koruyucu hizmetlere mutlaka tedavi seanslarımız içerisinde yer veriyoruz. Bunun önemini öğrencilerimize de öğretmek ve bir tutum olarak yerleştirmek gayreti içindeyiz. Tedavi bitiminde hastayı izlemek ve yeni problemlerin oluşmaması için bir koruyucu program yürütmek şeklinde oluşturduğumuz bir içeriğimiz bulunuyor. Her ne kadar ülkemiz insanında bunu gerçekleştirmenin zorlukları oluyorsa da, ısrarla bu yolda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Hastalarımızın tüm verilerinin kaydedildiği bir bilgisayar programı hazırlattık. Hasta takibinde bize kolaylık sağlayacağına inanıyoruz. Diğer taraftan, çevremizdeki uzak - yakın tüm okullara yönelik koruyucu hekimlik çalışmalarımız 10 yıldan beri ve halen de devam ediyor. 3 yıl önce başlattığımız ve bir kampanya haline getirdiğimiz 'Her Çocuğa Bir Diş Fırçası' çalışmalarımız devam ediyor. Bugüne kadar 800 bin diş fırçası dağıttık. Hedefimiz 1 milyon adet fırçaya ulaşmak. Yine koruyucu ve bilgilendirici dişhekimliği ile ilgili binlerce eğitici broşür dağıttık. Edirne'den Van'a kadar okul müdürleri aracılığıyla yüzlerce okula, binlerce öğrenciye ulaştık. Amacımız tüm Türkiye'de okul çağındaki çocuklarımızda ağız-diş sağlığı kavramı oluşturmak, bu yönde bir hareket başlatmaktı. Bu amaçla firmalardan ve sosyal düzeyi iyi olan okullardan destek aldık. Burada bu kampanyada emeği geçen her kuruluşa ve herkese minnettarlığımı belirtmek isterim. Kampanyamız hala devam ediyor ve hep edecek.
Öğrencilerinizin profilinden bahseder misiniz?
Bizi tercih eden öğrencilerimiz bilinçli olarak seçiyorlar. Türkiye'nin en pahalı fakültesini tercih ettiklerinde, en iyi eğitimi en mükemmel olanaklarla alacaklarını biliyorlar. Zaten pek çoğunun velisi dişhekimi meslektaşlarımız. Bizi tercih etmeden önce fakültemize geliyorlar ve olanaklarımızı yerinde görebiliyorlar. Mezunlarımızın çoğu master ve doktora programlarımıza katılıyorlar. Bu programları bitirenlerden en iyilerini öğretim görevlisi olarak kadromuza alıyoruz. Artık kendi öğretim üyemizi kendimiz yetiştiriyoruz.
Son dönemde sağlık alanında tartışmalara yol açan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası 1 Temmuz 2007 tarihinden itibaren uygulanmaya başlayacak. Bu değişikliklerin hekimleri nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz?
Belirttiğiniz tarihten itibaren bunun başlayacağına inanmıyorum. Sosyal Güvenlik Kurumu, Sağlık ve Maliye Bakanlığı'nın buna hazır olmadıklarını düşünüyorum. İlgili kurumlar daha kendi aralarında bile uzlaşabilmiş değiller. Eğer bu eksikliklerle uygulamaya başlanırsa büyük bir kaos yaşanacaktır. Bu durumda en büyük zararı hastalar ve dişhekimleri görecektir. Bence bu konuda mevcut iktidarın niyeti önemlidir. Yandaş sermayenin bu uğurda devreye gireceği kuşkusunu yaşıyorum.
Son olarak hedeflerinizden bahseder misiniz?
Tüm samimiyetimle söylüyorum ki Yeditepe Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi sayesinde tüm hedeflerime ulaştım. Fakat her ulaştığım hedef beni yenilerine yönlendirdi. Gelişime ayak uydurmak istediğiniz sürece hedeflerinize bir sınır koyamazsınız. Zaten fakültemizin misyonu da budur.