Dr. Aziz Çaylı, Milli İlaç İçin Türkiye'ye Döndü
Almanya'da kurduğu şirketle biyoteknolojik ilaçların üretiminde kullanılan teknolojik altyapıyı tasarlayan Dr. Aziz Çaylı, bu şirketteki hisselerini devrettikten sonra yerli teknoloji geliştirmek üzere İzmir'de yatırım yaptı.
27.09.2016
14.56.08
İZMİR (AA) - TOLGA ALBAY
Türkiye'nin sadece kanser hastalıkları için yılda 1,6 milyar liralık ithalat yaptığıbiyoteknolojik ilaçların tamamen yerli olarak üretilmesi için İYTE İzmir Teknopark'ta yeni bir laboratuvar tesisi kuruldu. Tesiste biyoteknolojik ilaç üretimi için gereken teknolojik altyapının geliştirilmesi ve 1,5 yıllık süreçte kanser tedavisi için kullanılacak bir ilacın ham maddelerinin üretilmesi hedefleniyor.
Türkiye'deki lise eğitiminin ardından lisans için gittiği Almanya'da biyoteknoloji konusunda eğitim alan Dr. Aziz Çaylı, bu ülkedeki çalışmaları kapsamında, oldukça karmaşık bir süreç olan biyoteknolojik ilaçların üretimi için bir şirket kurdu.
Dünyada çok az sayıda ülkede bulunan biyoteknolojik ilaçların üretim altyapısını tasarlayan Çaylı, şirketteki hisselerini devrettikten sonra bu teknolojiyi Türkiye'de yeniden üretmek amacıyla bir Türk ilaç şirketinde görev aldı.
Milli ilaç konusunda daha hızlı yol almak için biriktirdiği parayla bir laboratuvar kurmaya karar veren Çaylı, İzmir Yüksek Teknoloji Entitüsü kampüsü içinde yer alan İYTE İzmir Teknopark'ta şirketini kurarak çalışmalara başladı.
Çaylı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, biyoteknolojik ilaçların Türkiye'nin geleceği için büyük öneme sahip olduğunu belirterek, oldukça geç kalınan bu alanın, ülkelerin en büyük ithalat kalemleri arasında yer aldığına işaret etti.
"Biz Neden Yapmayalım?"
TÜBİTAK raporundaki bilgiye göre 2014 yılında sadece kanser için kullanılan biyoteknolojik ilaçlar için yıllık 1,6 milyar liralık ithalat yapıldığını, böyle bir ülkede henüz hiç yerli üretimin bulunmamasının büyük eksiklik olduğunu ifade eden Çaylı, bu alanda oldukça ileri giden İran ve Güney Kore'nin başarısının kendisini tetiklediğini söyledi.
"Almanya'da iken 'Türkiye'de bu ilaçları neden yapamayalım, neremiz eksik' diye kendime soruyordum." ifadesini kullanan Çaylı, Türkiye'ye geldiğinde devletin bu alanda çok güzel desteklerinin olduğunu ancak mesafe alınamadığını gördüğünü belirtti.
İnsanların sabırsız olması, işin kolayına kaçmak istemesi, 1-2 yılda sonuç istemesi ve finans kuruluşlarının da uzun vadeli yatırımlara kaynak ayırmamasının bu başarısızlıkta etkili olduğunu savunan Çaylı, şöyle devam etti:
"Bir tek biyoteknolojik ilacın Avrupa kalitesinde geliştirilmesi yaklaşık 80 milyon dolara mal oluyor ve ürün geliştirme takribi 7 yıl sürüyor. Kimse bu kadar süre sonra geri ödemesi olan bir yatırıma destek vermek istemiyor. Buna rağmen vazgeçmedim. Ben de yazlık almak için biriktirdiğim parayı kullanmaya karar verdim.
"Daha İyisini Türkiye'de Üreteceğiz"
Dünyanın biyoteknolojik ilaçlar konusunda çok hızlı ilerlediğini, ülkelerin büyük yatırımlar yaptığına işaret eden Çaylı, Türkiye'de yetişmiş insan gücünün var olduğunu ve ülke olarak milli ilaç geliştirmeye karşı büyük bir istek taşındığını dile getirdi.
Mevcut ortamda biyoteknolojik ilaç teknolojilerinin AB ülkeleri ve ABD tarafından geliştirildiğini, bu konuda monopol bir piyasanın bulunduğunu ifade eden Çaylı, şu bilgileri verdi:
"Biyoteknolojik ilaçlar, canlı hücreler kullanılarak üretilmesi nedeniyle oldukça bilgi yoğun bir alan. Türkiye'de bu sektör henüz doğmadı. Bu nedenle yatırım için riskli olarak değerlendiriliyor. Florabio olarak amacımız biyoteknoloiik ilaçların üretiminde kullanılabilecek genel bir platform teknolojisi geliştirmek.
Türkiye'nin ilk, dünyanın da sayılı biyoteknolojik ilaç üretim altyapısını oluşturmak istiyoruz. Türkiye'deki ilaç şirketleri bir veya birkaç ilacı geliştirmek için adımlar atıyor. Bizim amacımız ise ilaç geliştirme değil tüm biyoteknolojik ilaçların üretiminde kullanılacak bir altyapıdan bahsediyoruz. Bir defa bu altyapıyı kurduktan sonra hangi biyoteknolojik ilacı istersek isteyelim en kısa zamanda üretebilecek durumda olacağız. Bu tip platform teknolojisi dünyada oldukça az. ABD ve Avrupa'da belki 5 tane vardır. Bunun bir tanesini de Türkiye'de kurmak istiyoruz. Benzerini Almanya'da 10 yıl önce kurmuştuk. Daha iyisini Türkiye'de kuracağız."
"Milli Duygularla Çalışıyorum"
Türkiye'nin ilk biyoteknolojik ilaç üretim altyapısı olacak tasarımın 1,5 yıllık bir çalışma sonucu uygulanabilir hale geleceğini aktaran Çaylı, bir kanser ilacını model aldıkları çalışma tamamlandığında hem teknoloji platformu hem de kansere karşı bir biyoteknolojik ilacın ham maddesini geliştirmiş olacaklarını dile getirdi.
Türkiye'de bilim insanlarının biyoteknolojik ilaç üretimini öğrenme konusunda çok istekli olduğunu vurgulayan Çaylı, "Türkiye'deki insanlarla böyle bir şey yapmak bana zevk veriyor. Burada bu işi yapmamın farklı nedenleri var, bir tanesi de iş keyifli olduğu için. Gerçek amaç para kazanmak olsaydı yurt dışında daha fazla kazanabilirdim. Kendi ülkemde milli duygularla çalışıyorum." ifadesini kullandı.
Canlı Hücreler Kullanılıyor
Kanser, diyabet, romatizma ve kan hastalıkları başta olmak üzere çok sayıda rahatsızlığın tedavisinde kullanımı hızla artan biyoteknolojik ilaçlar, kimyasal ilaçlardan farklı olarak canlı hücreler aracılığıyla üretiliyor.
Üniversiteler ve ilaç şirketlerinin büyük bütçeli projeler yürütmesine karşın Türkiye'nin henüz kullanıma giren biyoteknolojik ilacı bulunmuyor. Biyoteknolojik ilaç üretiminde, ABD ilk sırada yer alırken Avrupa ülkeleri, Japonya, Çin ve Güney Kore'nin yanı sıra İran da yaklaşık 20 ilacıyla ön sıralarda bulunuyor.
Kaynak: aa.com.tr