Gizli çürükler, iltihabın zararları, diş çekimi sonrası oluşan sorunlar, çocuk dişlerinin neden tedavi edilmesi gerektiği ve daha pek çoğu Diş hekimlerinin her gün karşılaştığı bu vakalar, Diş Hekimi Nilgün Gökçek tarafından resmedilerek hastalara anlatılıyor. Mesleği ile resim sevgisini aynı potada eritmeyi başarabilen bir hekim olan Gökçek ile resim tutkusu ve çizimini yaptığı resmiler üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Nilgün Hanım kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
1951 İstanbul doğumluyum. 1973 yılında İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinden mezun oldum. On yıl Afyon SSK Hastanesinde görev yaptım. Ondan sonra da hep serbest çalıştım. Halen Sarıyer-Tarabyaüstünde mesleğime devam ediyorum. İnsanları ve onlara faydalı olmayı, sanatı ve ince işleri sevdiğim için de hep bu mesleğin bana çok uygun olduğunu düşünmüşümdür.
Siz meslektaşlarınız ve hastalarınız tarafından yaptığınız diş resimleri ile tanınıyorsunuz. Resim yapma tutkunuz ne zaman ve nasıl başladı?
Kalem tutmaya başlayınca resim çizmeye de başladım. Hayal gücüm çok fazlaydı, portre ve figür çizmeyi seviyordum. Bulduğum her yere, en ufak kağıt parçasından, duvarlara kadar her yere hayal dünyamdaki insanları resmediyordum. Ceza olarak lisede resim derslerine gönderilmedim, bu arada mimari çizimlere ilgimi keşfettim. Klasikten en uçuk mimari yapıya kadar hala güzel binalar beni mest eder. Güzel Sanatlar Akademisinin mimari bölümüne gitmeyi çok istedim, ama bizde büyüklerin kararı çok önemliydi. Resme yeteneğimi de göz önüne alarak diş hekimliğine girmeme karar verdiler. Şimdi de yaptığım işin tıbbın en sanatsal dalı olduğu bilinciyle çalışıyorum.
Genelde portre çalışmayı seviyorum. Değişik teknikleri öğrenebilmek için Marmara Üniversitesinin açtığı kursa katıldım, hala da bir taraftan resim eğitimim devam ediyor. Ama kişiyi geliştiren hiç durmadan çalışmasıdır. Portrede yaradılıştan çok iyiyim, manzarayı da geliştireyim diye bir müddet sadece manzara yaptım. Yağlı boya tercih ediyorum ama pastel, karakalem ve akrilik de çalışıyorum. Bunu belirleyen sadece elimdeki zamanın miktarı oluyor. Az zamanım varsa çabuk kuruyan akrilik boya iyi bir seçim. Sadece daha dikkatli olmak lazım, çok hataya izin vermiyor.
Diş resimleri tamamen benim duyduğum çok acil bir ihtiyaçtan doğdu. Hastalarıma neden dişlerine çok iyi bakmaları ve sık sık kontrole gelmeleri gerektiğini anlatırken dişetleri, kemik-diş ilişkisi ve çürüğün nasıl başladığını anlatmakta sıkıntı çektiğimi anladım. Elime kağıt-kalem alıp çizmeye başladığımı görünce, önce akrilik bir diş resmi yapıp hemen muayene odasına astım. Daha sonra bir hafta sonu oturup biri sağlam dişi, diğeri çürük dişle komşu sağlam dişi gösteren iki yağlı boya tablo yaptım, bekleme salonuna da onları koydum. Tabii bu dediğim 1999 yılıydı. O zaman bu resimlerin muayenehaneye ne kadar yakıştığını görünce, bir gün daha da güzellerini yapıp meslektaşlarımın beğenisine sunmaya niyet ettim.
Sizinle İDEX Fuarı'nda yaptığımız sohbet esnasında bu resimler aracılığıyla hastalarınıza, tedavi öncesi ve sonrasında meydana gelebilecek durumu anlatmaya çalıştığınızı söylemiştiniz. Bu konuyu biraz açıklayabilir misiniz?
Biliyorsunuz, diş hekimliği çok dikkat gerektiren, hastaların genelde bize çok geç gelmesinden dolayı da çok stresli bir meslek. Ben bu stresi atabilmek için bir yığın hobi geliştirdim, yine de geçen sene her iki elimde de sorun çıkmasını engelleyemedim. Altı ay kadar işi azaltmam ve dinlenmem gerekti. İşte bu zamanı yıllar önce verdiğim ve hep aklımda tuttuğum kararı gerçekleştirmeye kullandım. Kendimi tamamen bu çizimlere verince, hastaların sorduğu ve benim anlatmakta sıkıntı çektiğim her şeyi resmettim: Gizli çürükleri, iltihabın zararlarını, diş çekimi sonrası oluşan sorunları, çocuk dişlerinin neden tedavi edilmesi gerektiğini. Teorik olarak anlattığınızı hiç anlamayan hastalar, resme bakınca, aaa, yaaa diye reaksiyon gösteriyor. Nasıl olsa düşecek diye süt dişlerini doldurtmayı hiç düşünmeyenler, altında ana diş jermleri olan resmi görünce hemen karar değiştiriyor.
Son zamanlarda artan implant soruları üzerine üç tane de implant resmi yaparak, on altı resimlik bir atlas oluşturdum. Değişik kök şekillerini de gösteren sağlam diş anatomisi ile başlıyor, en hafifinden en kötüsüne çürüğün dişe ve bütün vücuda verdiği zararı, eksik dişlerin manzarasını, süt dişlerini ve implanları göstererek bitiyor. Bu atlası geçtiğimiz Haziranda Bursada yapılan TDB Kongresine yetiştirdim. Gören bütün meslektaşlarımdan çok güzel övgüler aldım, bu da beni çok mutlu etti. Ama asıl keyfi bu resimlerin yapım aşamasında aldım. Adeta en sevdiğim dostumun portresini yaptığımı hissettim, kullandığım renklerin uyumu, renk karışımları bir daha tekrarlanacak gibi değil, her resim çok özel.
Diş resimlerinizi başka nerelerde sergiliyorsunuz?
Şu anda diş resimlerini fuarlarda sergiliyorum. Bundan sonra atlasları da götüreceğim. Geçtiğimiz Nisanda gerçekleştirilen IDEX Fuarında en çok yabancılardan övgü aldım. Bana muhteşem bir fikir dediler. İşimi de aksatmadan gücümün yettiği her fuara katılmak niyetindeyim.
Önümüzdeki yıllarda yapmayı planladığınız yeni projeleriniz var mı?
Bende proje hiç bitmez, Çalışmak hayatımı anlamlandırıyor ama ileriye dönük plan ve projeler şevk ve mutluluk veriyor. Ben özel bir deftere bütün planlarımı yazıyorum, ara-sıra dönüp okuduğum zaman çoğunu gerçekleştirdiğimi görüyorum. Diş sağlığı için kendi çapımda çok büyük işler başarabilirim. Diş resimlerini yapmaya hastayı bilgilendirmek ve dişlerini çürütmesini önlemek için başladım, ama kaynağa inmek lazım. Hamile annelere ulaşmak ve çok küçük yaşta diş bakımına çocukları alıştırmak lazım. Kafamdaki en büyük proje ana okulundan itibaren lise eğitimi sonuna kadar çocuklara dişlerle ilgili detaylı bilgi vermek. Çocuklar hem çok iyi dinliyor hem eve gidip anne-babalarına anlatıyorlar. Bunu Afyonda çalıştığım yıllarda bütün okullarda yaptığım diş taramasından biliyorum.
Aklıma gelen her şeyi yazıyorum, bakalım önüme neler gelecek? Koruyucu diş hekimliğine daha fazla önem vermeliyiz, dişleri çürümeden önce görüp tedbir almalıyız. İnsanımıza daha sık diş hekimine gitmesini, bunun için de dişin çürümesini beklememeleri gerektiğini öğretmeliyiz diye düşünüyorum.
Son olarak neler söylemek istesiniz?